metinav

Merhaba; Kürün ortasında hcg kullanılır diye bir düşünceye nereden sahip oldun kardeşim Hcg, testisin sperm üretme faaliyetini sürdürmek amaçlı uygulanır.Dursun, benim endişem yok diyorsan hiç kullanmayabilirsin.Kürün sonuna saklarsın ve düzelmesi için zaman tanırsın.Yada 7-15 günde bir 500-1000 ünite hcg alarak üretimi durdurmamaya çalışırsın... Sperm üretimi fsh uyarısı kesilse bile 60 gün sürüyor diye, yabancı bir kaynakta okumuştum.Açıkçası test yapmadan bilemeyeceğimiz bir durum olduğu kesin... 1500 iü tek seferde, normal üretimi sürdürmek için fazla bir miktar.Fakat testis üretimi kestiyse veya atrofi (küçülme) başladıysa, tekrar başlatma anlamında gerekli bir dozdur. Karışım 15 gün dolapta rahat gider, fazlası için bir şey diyemem.Toz halde son kullanım tarihine kadar soğuk zincirde güvenle saklanabilir.

Bence yanlış, sürekli kür ve kısa bir süre pct yap tekrar boz...Yarışmacı olmayan ve profesyonel spor hayatı bulunmayan insanların 1-2 sene kür yapması anlamsız ve zararlı.Kendini tatmin etmesi ve özgüven vb. duygular insana haz veriyor ama bu işin olumsuz tarafları da var.Bunlar bir yerden sonra kazanımların önüne geçiyor ve belki de geri dönüşü olmayacak durumların içine sokabilir bireyi...Uzun kürlerde testisler korunmadığı sürece azo spermi kaçınılmazdır.Açıkçası sonuçlar kişisel genetik yatkınlığa ve tepkilere bağlıdır.Birinde kısırlık gelişebilir diğerinde olmaz.Uzun soluklu kürlerde sperm üretimini durdurmamak testisleri atrofiden korumak için, hcg kullanılmalı.Fsh değerinin kas gelişimiyle bir alakası olmamasına rağmen, testosteron alındığında hipofiz onu da kesiyor.İnsanın yaşamında üreme ve çoğalma bazılarımız için hayatın anlamı olabilir.Gereken hassasiyeti göstermek, önceden bilinçli yaklaşmak gerekir. Ben şahsen bilimsel doğrulara ve o doğruların realize edildiği uygulamaların sonuçlarına güvenen bir insanım.Burada da paylaştığım bir alıntıda kür sürelerinin ve reseptörlerin verdiği olumlu tepkilerin piramit şeklinde olduğu ve zirveye ulaştıktan sonra düştüğü gözlemlenmiş.6-8 haftada zirveyi gören bu süreçten sonra, hızla düşüşe geçmekte.Çok uzun kürler yerine parça parça ve arada negatif durumu azaltmak için düşük seviyelerde seyretme, ardından yine yükseltme şeklinde bir tarz uygulanabilir.Pct aşamasında genellikle kullanılan ilaçlar ve değişen hormonlardan dolayı kazanımlarda bir miktar kayıplar olmakta bu bir gerçek.Fakat bu kayıpları minimize etmek veya tamamen yok etmek için de çareler var.Peptidler sarmslar veya farklı suplement kombinasyonları çözüm olabilir.İnsanlar pct den kaçmayı, bence herşey gider endişesiyle yapmıyorlar ve hep kürde kalmayı tercih ediyorlar Çoluk çocuk sahibi olanlar veya evlilik gibi bir düşüncesi bulunmayıp, ömür boyu hormon alabilecek maddiyata sahip kişiler sürekli kürde kalmayı tercih edebilirler.Zararlarını (kalp-damar, karaciğer-böbrek fonksiyon bozuklukları, kanser gelişimi vb.) min. seviyede tuttuktan sonra olur, neden olmasın ki. 20-25 yaşında gençlerin haz ve hırs karışımı duygulara kapılıp anlamsızca sürüklenmesi bence iyi bir durum değil.Yerli yabancı bir çok insanın, çocuk sahibi olmak için verdiği çabaları ve yaptığı masrafları çeşitli platformlarda okumak mümkün. Kas gelişimi esasen bir süreç, ve bilinçli yaklaşmak gereken bir konu.Kaş yapayım derken göz çıkarmak en istenmeyecek sonuç olur...

Değerlerin normal, testo ölçümünde hata olabilir.Böyle durumlarda laboratuvarlar bir kaç defa testi tekrarlar normalde.Ölçü birimi de hatalı girilmiş olabilir, endişe etme... Troidlerin hızlı çalışıyor büyük ihtimalle zayıf bir bünyeye sahipsin, algılama sorunu olduğu bariz.

Kullandığın iğneden kaynaklanabildiği gibi, sıvının içeriğinden de kaynaklanabilir.Doğru yere enjeksiyon yaptığını kabul edersek... Bence bacak için 25 g, yoksa 26 g de uygundur.Enjektöre sıvıyı çekerken yeşil-siyah uçlu geniş iç cidarlı iğne ucuyla çek, sonra vuracağın iğne ucuyla değiştir, o şekilde yavaş yavaş vur. Kalçadan enjeksiyon yapmanı tavsiye ederim.Bacaktan fazla miktarda yapıldığında, dağılması zaman aldığı gibi çalışmayı da engelleyebiliyor.

Gh maliyetlerinin üstesinden gelmek kolay değil.Kullanırken beslenmeye dikkat etmek de gerekli ve igf-1 seviyesini dolaylı yoldan arttırması tercih konusunda düşünmeni sağlamalı.Ben olsam peptid ve sarmları düşünürdüm hem maliyet hemde daha fazla etkinliğe sahip olmaları yönüyle...

Growht hormonu bilindiği gibi insülin hormonuyla rekabet eden ve zıt etkide hormonlardır.Sütteki laktozdan ve proteinden dolayı baskılanması (insülin salgılandığından) mümkündür.Growht hormonunun çalışabilmesi için aç ve kan şekerinin düşük olması gerekli.Yani insülin üretimi min. olmalı, yoksa rekabet ettiklerinden çoğunlukla insülin galip gelir... Growht hormonu normal döngüde gece uyku sırasında yüksek seviyelerde salgılanır.Vucut sindirim yapmadığı ve kan şekeri düşük olduğundan bu böyle...Onun dışında gün içinde farklı cykle larda da anlık salınmalar gerçekleşir.Hazır growht kullanacaklar kan şekerinin düşük olmasını sağlayarak kullanmalılar. Growht hormonu insülinin yaptığının tersini yapar.Depolanmış yağları karaciğer üzerinden tekrar kullanıma sokar ve hücrelerde insüline karşı direnç oluşturur. (uzun süre ve yüksek dozlarda kullanılırsa) Şeker hastası olmak öyle kolay bir süreç değildir, endişe etmeye gerek yok.Kemik gelişimi boy uzaması cilt sağlığında direkt etkiliyken, kas gelişimi noktasında igf1 üretimini uyarması yönüyle indirekt etkilidir. Bu arada anne sütünde hazır free form igf1 bulunmasından dolayı çocuklar hızla gelişir ve kilo alır.Yabancı ülkelerde süt üretiminde hayvanlara süt artışı için büyüme hormonu verdiklerinden dolayı, süte geçmesi ve bu sütü içinlerin hormonun etkisine maruz kalması endişeleri çok fazla tartışılmış.Bu korkular endişelerden de bilgi kirliliği yaşanıyor... Sütün faydası tartışılmaz çocuklar için, ama yetişkin insanlarda sindirim zorluğu ve demir emilim bozuklukları yanısıra içeriğindeki kirletici ilaç ve kimyasallar kanser gelişimine sebep olabilirliği yönünde endişelere sahip.Tüketimi yoğurt kefir gibi malayanmış ve histamini uyarmayan formlarda alınması yararlıdır diye düşünüyorum... Sağlıklı sporlar.

Yarılanma süresi, ilacın sıfırdan başlayıp zirveye çıktığı nokta arasında geçen zamandır.Aynı dağ gibi sürekli yükselen bir eğriyle zirve noktaya ulaşır.Aynı şekilde ve çoğunlukla aynı sürede düşmeye başlar, ve başlangıçta olduğu yere gelir.Bir ilacın yarılanma süresi 8 saat ise vucuttan tamamen çıkması için 8+8 saat yani 16 saat gerekir.Bunu göz önünde tutarak, oral tabletleri sabah ve akşam olarak almak yeterli gelir.Fakat illa, hep yüksek seviyede (zirve) doz kanımda bulunsun düşüncesindeysen 8 saatte bir kullanabilirsin. Kullanım dozu olarak günlük 40-50 mg oxandrolon, 30-50 mg da winstrol uygundur...Daha az alman etki görmemene neden olur.

Yazida anlatimda biraz karisiklik var yada ben tam anlamadim. Kilo aliyorum ve yagliyim diyorsun. Bunu okuyan endomorf bunyeye ve kolay yaglanan bir vucuda sahip oldugunu düsünür. Şimdi ise %4-6 yağ oranina sahibim demişsin Lantus bir insülin ve kas gelisimi icin insülin igf1 bas roldedir.Kilo alimi, kas gelisiminin de icinde bulundugu bir artisi ifade eder. Min. yag ve ve su ile kas gelistiren olabildigi gibi, yag ve su oranı yüksek kas gelisimi de mevcuttur.Burada genetik, beslenme ve antrenman durumu belirler... Senin icin lantus uygun.Özellikle igf1 ile kombine etmek daha kazançli olur. Büyüme hormonunu etkili bir sekilde kullanabilmek icin ac ve kan sekerinin düsük olmasini saglamak gerekiyor. Büyüme hormonu igf1 sentezini uyardigi icin kullaniliyor esasinda. Direkt igf1 almak bu süreci ortadan kaldirir. Kisacasi ikisi de uyar yeter ki kullanim sekline riayet et... Basarilar dilerim

Merhaba; Kilo almakta sıkıntı çekmiyorsanız insulin kullanmaniz daha fazla yaglanmaniza neden olabilir. Lantus bazal insülindir, örnek vermek gerekirse aracın rolantideki devrini yükseltir.Karbonhidrat ve proteinlerin hücrelere daha fazla ve kayipsiz tasinmasini saglar. Kullanirken kan sekeri ani olarak düsmez fakat spor gibi agir enerji harcamasinda baya düsebilir. Bundan korunmak icin ara ara gida almaniz gerekebilir. Lantus sabah tek doz olarak uygulaniyor, antrenman öncesi protein tozu veya karbonhidrat tozu alabilirsiniz.Antrenmani kendinizi dinleyerek yaparsaniz sorun olmaz.Baslarken olabildigince düsük dozlardan baslayin. Gözlemleyerek ilerleyin. Ama bence zayif-ektolarin veya mezolarin kullanmasi daha dogru olur, onu da hatirlatayim. Kolay kilo alan ve fazla yaglananlarin insülinleri cogunlukla fazla salgilaniyor. Levemir denilen uzun insülin cesiti, zayiflamak icin istahi kapatmasi ve insülini azaltmasi yönünden daha kullanisli olabilir.

Estağfirullah. Arkadaşlar definasyon yapanlar dışında beslenme konusunda böyle bir ayrım yapmayı ben kendi adıma abes buluyorum.Doğada hiç bir canlıda böyle protein karbo yağ ayrımı yok.Organizmanın tamamı besindir ve ayrılmadan tüketilir.Özel durumlar olmadıkça sporcuların sadece kötü gıdalardan uzak durması yeterlidir. Tabiki metabolizma hızına, çevre şartlarına, yaşam standartlarının durumuna ve genetik faktörlere göre kişilerin uygun olan beslenme şeklini tercih etmeleri faydalıdır. Metabolizması hızlı olan ve kilo alamayan insülin duyarsızlığı veya yetersizliği bulunan bireylerin hızlı ve bol karbonhidrat tüketmeleri gerekir.Burada esas nokta insülinin direnç geliştirmesinin önünene geçebilmek için, hızla salınmasını önleyecek gıdaların seçimi olmalıdır.Tabi öncesinde bir süre düşük insülin seviyesini sağlayacak beslenme uygulamasıyla direnci kırmak duyarsızlığı gidermek lazım. Metabolizması yavaş ve fazla insülin sentezleyen kişilerin karbonhidratı azaltması ve onun yerine proteini yağı arttırması, ayriyeten kas hücrelerinin insülin hassasiyetini arttıracak şekilde spor antrenman ve diğer desteklerle günlük yaşam planı oluşturmaları elzemdir. Karbonhidratlar insülini %100, proteinler % 50, yağlar % 0 arttırırlar.Karbonhidratların da içinde insülini arttırma sürelerine göre bir ayrım vardır.Buna gi (glisemik indeks) değeri diyoruz. Gi değeri çok yüksek olan karbonhidratlar sindirimi kısa sürdüğünden neredyse karaciğerde işlem görmeden yüksek insülinle hemen en yakın yere (karaciğer-göbek-basen ve depolanması istenmeyen iç organlar) depolanır, yığılır.Normalde glikojenin de bir taşınma sıralaması vardır, eğer her hangi bir bozukluk mevcut değilse.Kas glikojen depoları dolduktan sonra önce karaciğere sonra yağ hücrelerine fazla kaloriler doldurulur.Maalesef günümüz beslenme sisteminde ve genetiği bozuk işlenmiş gıdalarda böyle bir seçicilik kalmamış gibidir.Özellikle fruktozların işlenmesi ve kullanımı konusunda karaciğer çok zorlanmakta, ve tabiri caizse uğraşmak istemeyip kenara köşeye stok yapmaktadır.Genelde yüksek fruktozun direkt yağa dönüştürüldüğü literatürde geçer... Sonuç olarak glikojen depolarımızın tamamen boş olması dışında çok yüksek gi değerli gıdaları hayatımızdan çıkarmalıyız.Ektomorflar karb ağırlıklı, endolar da protein ağırlıklı, fakat ikisinin bir arada olduğu doğal beslenmeyi tercih etmeleri gerekir.Hiç bir doğal gıda da sırf protein veya sırf karbonhidrat ayrımı yok.Hepsinden gerektiği kadar dengeli bir şekilde alınmalı.Bırada dikkat edilecek husus yağa dönüşmeyen veya insülinin pik yaptırmayan temiz gıdaların seçimidir.Zaten protein ve karbonhidratlar birlikte hücrelere taşınıyor normalde ve birbirlerine ihtiyaçları var.Konunun çok fazla detayı var veyazmayla bitmez Sağlık dolu günler.

Ödem olmuyorsa ve bir sonraki enjeksiyona kadar ilac dağılıyorsa sorun olmaz.Ama diger tarafa da yapmaya alisman daha iyi olur. İlk denemeleri boy aynasinda ve dogru bölgeyi elle belirleyerek kolaylikla yapabilirsin.

Üstteki teste göre vucudun susuz kalmış olabilir.Başka bir sebepten kaynaklamıyorsa günlük su tüketimini arttır. Alttaki testte de bağışıklık zayıf anlamında. d vitamini, çinko, c vitamini gibi destekleri düzgün kullan, hele bu salgında vucut direncin düşük olursa hastalanırsın.Herhangi bir ilaç kullanıyorsan onunda etjisi olabilir... Hormon testleri için arkadaşların belirttiği gibi "LH, FSH, TOTAL TESTOSTERON, E2 (ÖSTROJEN), PROLAKTİN" testlerini yaptırmalısın.

Merhaba; 1- Ampül olarak 200 mg ise ilk 3-4 hafta 400 mg 2 ampül kullanılır sonra 600 yapabilirsiniz.Yok flakon (şişeyse) çekerken 500 mg da çekilebilir enjektöre... 2- Normalde iki uzun esterli steroid rahatça tek enjektöre çekilebilir, markanın da aynı olması içindeki yağ ve diğer koruyucular açısından uygunluğunu bir kat daha arttırır.Yani evet... 3- İki ayrı görevde steroidin birbirinden bağımsız dozlarda kullanılması çok yaşanılan bir durumdur.Bu tamamen kullanıcı kişinin amacına bağlıdır.Fakat yakın dozlarda olması tavsiye edilir.İlaçların genelde etkin dozları vardir, boldenon için genel kullanımda 400-600 mg arasıdır. 4- Evet, kalça için 3 ml uygundur...Basenlerin kas miktarı fazlaysa bu doz 4 ml de olur, kişiye göre değişir demek daha doğru.Hafta da bir kullanılan steroidlerin toplam dozu, iki adet enjektöre eşit dağıtılarak çekilir ve sağ-sol kalçaya vurulur.Bir hafta geçtikten sonra yeni enjeksiyona hazır olur dokular... 5- Oral steroidler hızlı çalışır fakat ilk geçiş efektine maruz kaldıklarından düşük dozlar etki etmeyebiliyor.Bunun için genelde kullanıp tecrübe edenleri dinlemek daha doğru, tabi marka ve içeriğin doğru olup olmaması da önemsenmeli...Turinabol yüksek doz isteyen bir oral bence 50 mg altına düşürmeyin.Diğer suplementler işin koruma ve tdavi kısmında olduğu için belki ötelenebilir veya diğer öğünlerde alınabilir.Kürde önemli olan ve hiç aksatılmayan ilaçlar steroidler olmalı... 6- Hayır tamoksifene gerek yok.Kür içinde arimidex gerekirse tercih edilmeli... Kolay gelsin.

A vitamini aslında gereksiz karalanmış ve korkutulmuş bir vitamindir.Yapılan çalışmaları ve sonuçları incelerseniz retinol formunun eksikliğinde, diğer pek çok maddenin de emilememesi söz konusu oluyor.Vucutta depolanması sebebiyle insanlar gereğinden fazla endişeleniyor, fakat aylarca yüksek dozlar kullanılması gerekiyor ki sorun oluşturabilecek kadar depolanabilsin.Ben şahsen kanser dahil pek çok faydası olan bu vitaminin 30000 ünite formunu 3-4 ay hergün kullandım.Steroid kaynaklı geçmeyen sivilceler için, biraz etkisi de olmadı değil, ama daha uzun süreler kullanmak gerektiği belirtiliyor. Beta karoten formunda olanların vucutta retinole dönüşümde, bazı istenmeyen durumlara yatkınlık yapabildiğiyle ilgili sonuçlar var.O nedenle sigara içenlere beta karoten kullanmamaları gerekir diye uyarılar yapılıyor medyada... D vitamini, evitamini, a vitamini gibi vitaminlerden korkmanıza gerek yok, bunlar haddinden fazla önemli fonksiyonlara sahip.Aşırı dozlarda almadığımız gibi spor yaptığımızdan dolayı normal insanlardan daha fazla kullanılıyor ve tükeniyor...

Aynen demirin fazla alınması da az olması gibi sıkıntı,Fakat demirin emilmesi için bulunduğu form, mide asit seviyesi ve emilimini engelleyebilen maddelerle birlikte alınmaması gerekir.Kalsiyum magnezyum gibi mineraller ve kahve çay gibi gıdalar demirin emilmemesini veya vucuttan atılmasını sağladıkları için tabletteki miktarın gayet düşük bir miktarı emilebilir...O nedenle demiri eksik olan insanlara, demir hapları aç karına alınması tavsiye edilmektedir.

İgf-1 başta karaciğer olmak üzere bir kaç farklı dokudan da üretilen, insülinle benzer özellikler taşıyan protein sentezi ve onarım için olmazsa olmaz bir hormondur.Hücrelerde kendi reseptörleri yanında bir miktarda insülin reseptörlerine bağlanır.Steroid hormon reseptörleri ile ilişkisi yoktur, verimi olumsuz olarak etkilemez.Steroidlerde zaten dolaylı yolda igf-1 sentezini arttırırlar...

Clenbuterolün tablet dozu 40 mikrogramsa 6-7 tablet cok fazla. Maksimim 4 tablet yeter.Duyarsizlik gelistiyse dozu arttirmak yerine 1-2 hafta ara vermelisin. Cok dusuk kalori almak kas kaybini arttirir. Vucudundaki yaglari yakiyorsun brlli bir süre yetebilir hissetmezsin ama sonuc ayni yere cikar er gec. Düsük karbonhidrat almak ve kalani yag ve proteinle tamamlamak lazim.Bende yillardir günde iki ögün yapiyorum.Bunun altinda baska durumlar var, bizimki aslinda normal degil Kahvaltinin ardindan clenbuterol icip kosuya gidiyorsan bu da uyumsuz bir sey. Clenbuterol turevi ilaclar metabolizmayi sempatik sinir sistemi üzerinden hizlandiriyor. Ama sindirim sistrmini yavaslatir ve tum kani kaslara beyne yonlendirir. Dolayisiyla miden bagirsaklarin yavaslar. Ayrica aldigin gidalardan dolayi pankreasin insulin salgilarken, clenbuterol almakla bunu durdurup adrenalin glukagon ve stres hormonu salgilatip depo yaglari cözmeye zorluyorsun. Kisaca iki zitligi bir arada uygulamak gibi bu. Ya araya zaman koy, yada sabah ac olarak kardiyo kosu vb. yap.Zaten clen ve turevleri aclik hissettirmez kan sekerini yukselttikleri icin... Bence clenbuterol icin Q10 ve taurin gibi kalbi koruyan suplementler al.Kreatin, arginin ve c vitaminini aksam idman öncesi alman daha uygun olur.Benim ki öneri tabiki senin bilecegin bir sey. Bu arada genetigin iyi, gelisimin de güzel gidiyor. Sarmlarla umarim daha ileriye tasirsin formunu. Kolay gelsin.

Bu kafeinin genel bir etkisi aslinda. Kürde olmanin getirdigi bir yük var ve ilave kafein tansiyon nabiz ve adrenalin artisi ile iyice zorlar dogal olarak. Bu anlamda cok fazla secenek var basit bir sarimsaktan tut, anjiyo tensin reseptör ilaclarina kadar yelpaze genis Suplement olarak kafein ve benzeri maddelerin yararlarini koruyarak zararlarini minimuma cekmek icin, yesil cayin icindeki L-theanine amino asitini önerebilirim.Onun dısında rhodiola da olur.

Kaslar dinlenme zamanlarında yenilenirler toparlanırlar.Vucudumuzdaki kaslar 24 saat durmadan çalışmaya uygun değil.Sürekli bu şekillerde çalışan mesela toplama kamplarında esir tutulan insanlar, zamanla kaslarını kaybederler ve bir deri bir kemik haline dönerler.Kas kaybından sonraki adım sinir harabiyetidir... Bence işe, elektrolit denilen mineralleri (kalsiyum-magnezyum-potasyum-sodyum vb.) tamamlayarak başla.D vitamini 2000 ünite, b12 (metilkobalamin), Omega 3 ve demir kullan, düzenli...Hergün ağır çalışmaktansa, bir gün çalışıp diğer gün full dinlenmeye ayırmak daha mantıklı.Yorgunluk hissetmemek enerjinin yetmesi aldatmasın, o enerji vucudunda kasların büyümesine kullanılsa daha isabetli olur.Özellikle yağsız ve fit insanların metabolizmaları normalden hızlı bu kişiler büyüyebilmek için metabolizmalarının aksine hareket etmeliler, her anlamda.Yağlı kilolu sulu insanlar da kardiyo ağırlıklı çalışmalılar ama dozunda...Bir kaç günde olmayan bir şey, bir kaç günde değişmez...

Formun gayet iyi, umarım hedeflerine kısa zamanda ulaşırsın.Genetik olarak gelişmeye elverişlisin gördüğüm kadarıyla. Başarılar dilerim.

1- E2 kısaltmasıyla ifade edilen östroidol yani östrojen, arimidex bunu düşürüyor.Prolaktin ayrı bir hormon ve buna etkiyen ilaç cabaser...Kısaca ikisi ayrı hormon ve ayrı ilaç... 2- Kürlerin arası 3 aydan kısaysa pct yapmadan devam edebilirsin.100-150 mg testo yeterli oluyor ama flakon yada ampülü bölmek zorsa olabilecek en düşük miktarı kullanabilirsin. 3- Kür içinde 4-5 haftalarda test yaptırarak değerlerini kontrol edebilirsin, ona göre ilaç kullanmak mantıklı olur.Rast gele kür içinde ilaç kullanımı doğru değil, verimi ve kazancı düşürür.Onun dışındaki suplementler, bitkisel extreler vb. düzenli kullanılması yararlıdır.Steroidlerin en önemli metabolik olumsuzluğu ldl koesteroldür.Karaciğer ve böbrek sağlığı için kullanılacak herşey de mct kapsamına girer...Kür içinde test yaptırma durumu yoksa bazı belirtileri gözlemlemek gerekir.Libido, su tutumu, eklemlerde sürtünme ve ağrı, meme de beze sertlik oluşumu gibi...Bunlar östrojen prolaktin seviyeleriyle ilgili bilgi veren belirtilerdendir.. 4- Pregnyl gerekli olup olmamasını belirleyen temel kriter kişinin testislerinin gösterdiği tepkidir.Bazı insan only testoda bile testislerde atrofi ve ağrı yaşarken, bazılarında deca-trenbolon kürlerinde bile bu etkiler yaşanmayabilir.Benim kişisel görüşüm küre giriliyorsa pahalı olmayan ve tek doz da olsa kullanılmasında sakınca bulunmayan bir ilaçtan korkulmaması gerektiği yönündedir.İlk kürlerde gerek duyulmaz ama, ilerleyen dönemlerde özellikle 19 nor gurubu ilaçlardan sonra gereklidir.Eğer testislerde atrofi oluşmuşsa tekrar eski seviyelerine gelmeleri (boyut ve işlev) zaman alacaktır.Bu süre uzadıkça katabolizma artar.Kas yıkımını önleyen kortizolu baskılayan temelde testosteron ve igf-1 insülin gibi hormonlardır. 5- Genç bir vucut ve hafif kürlerde 3-4 ayda yeni bir küre girilebilecek duruma geliniyor.Fakat kür sayıları arttıkça toparlanma süreleri uzuyor ve eski seviyelere çıkmak zorlaşıyor.Bence çok gerekmedikçe senede iki kürden fazlası yapılmamalı ve 5-6 ay dinlenme süresi ayrılmalı...

Normalde bir flakonda 10 ml testo enantat olmalı.Her ml de ise 250 mg testo bulunmalı.Kişi haftalık 2 ml vuruyorsa aldığı doz 500 mg olur seninde bileceğin gibi.Merdiven altı veya fake bir üretimde bu "mg" ların doğru düzgün ayarlanması mümkün değil.Onun dışında kötü niyetli bir üreticiyse, flakona yarım doz testo enantat doldurur, üstünü yağ ile tamamlar.Alır kullanırsın vurman gereken dozu hesap ederek, fakat etkisi zayıftır satıcıya söylersin o bu durumu bildiğinden dozu arttır 750-1000 yap der.Dolayısıyla flakon 5 hafta gidecekken 2-3 haftada biter burada kazanan kim ? Ayrıca kullanan kişi bu durumu bilmediğinde, yarın öbür gün küründe sağlam bir ürüne denk gelir ve bilmeden bu mantıkla yüksek dozları alır, yan etkileri azami derecelere çıkar belki kalıcı sorunlar yaşar... Benimde dikkatimi çekiyor salonda yüksek doz anabolik alanlar ve neredeyse hiç sıkıntı yaşamayanlar yan etki hissetmeyenler..Bıyık altından gülüp geçiyorum

İlk kürde bence decaya gerek yok, boldenon ve testo da fazla yüksek dozlarda, 500-600 yeter...Gerçi piyasada içi yarım doz ilaçlardan dolayı tesir etmiyor, insanlarda yükseltiyor dozajları.Böylece satıcılar daha fazla kazanıyor 80 kg altındaki bireyler için ilk kürlerde 500 testo yeterli.Sustanon gibi ilaçlarda bu 95 kiloya kadar 500 mg yetebiliyor... Neyse, ilk küründe testo, bolde, danabol ve mk 677 yada ghrp-6 öneririm. @Loving 'e ulaşırsan kür konusunda yardımcı olur.

Beslenme düzenini ayarlayarak doğal şekilde, boyunun 5-10 kg fazlasına ulaşabilirsin...Fakat kimsenin uzun uğraşlara ve zorlu süreçlere tahammülü yok bu zamanda.Onun için herşeyin kolayını hızlısını tercih ediyoruz genelde.Anabolikler tam da bu noktada işe yarıyor. Kullandığın anaboliklerin içeriği ve etkinliği standart dozda olmalı.Güvenilir marka ve satıcılardan, mümkünse eczanelerden temin etmelisin. Dozajlamayı kilona boyun ve metabolizmana göre ayarlamalısın.İlk yaptığın kürde deca olması hatalı seçim olmuş... Boldenon kürleri yavaş ilerler ama gelişim kilo artışı çok sulu olmaz.Deca kürlerinde daha fazla su tutumu ve dokuların hacimsel doluluğunu yakalamak mümkündür. Testo enantat veya ciyopinat+ deca+ anapolon veya danabol standart kürünü tercih edebilirsin.Kürde büyüme hormonu veya benzeri işlevde sarm-peptid kullanımı kas gelişimi için daha efektif sonuçlar doğuracaktır.Kilo alımı beslenmeye ve metabolizmaya çok bağlı bir durum.Ben tek bir sustanonla 10 kg rahat bir şekilde kilo alabiliyorum.Bu herkeste böyle olmaz, ama sorun değil zamanla vucudun tepkileri değişir ve sınırlamalar kalkar. Bu kürden sonra belli bir süre düşük doz testo ve oxandrolon veya benzeri cardarin gibi sarmlarla gidersin...Ardından yeni bir kürle devam edersin.Ben şahsen kürlerde gelişmeye göre değişiklikler yapmayı ve vucudun tepkilerine göre uyarlamayı mantıklı buluyorum.Zayıf ektomorf vucutlar kolay kolay yağlanmaz su tutmaz.Bunlara deca sustanon gibi steroidler güzel ölçüler ve kütleler kazandırabiliyor.Tam tersi endolar da balon misali ödemler ortaya çıkarabiliyor.Kürü, kas gelişimin oturana kadar sürdürmelisin.Yarışma planın varsa çok daha farklı ilaçlar ve uygulamalar gerekir.Kendi başına bunları takip etmen zor, bilinçli bir hocayla çalışman lazım.Belli bir yere kadar getirirsen oradan öteye yardımla ilerlersin.Genetik bu sporda çok önemli yer tutuyor.Hem zahmetli hemde masraflı bir uğraş işin aslına bakarsan.

Testislerde küçülme yok diyorsan hcg kullanmayabilirsin...Sustanon için 21 gün yeterli değil, 28-30 gün beklemen daha doğru olur.Bunu test yaptırarak öğrenmek gerekiyor normalde.Vucudunda hala belli bir seviyenin üstünde testo östrojen varken hipofizin açılması çok güç... Klomeni ve tamoksifenin eş değeri, yerli üreticinin çıkardığı TAMOXİT ilacını muhakkak almalısın. 30-40 gün arası standart pct yeterli. İlk 3 gün 100 mg klomen kullan, sonra dozunu 50 mg yap 10 gün.Kalan sürede de yarım tablete düşür. Tamoksifen sabit 20 mg devam edebilirsin veya son 15 gün 10 mg yapabilirsin...