Merhabalar.
Evet özellikle "UZMAN" kelimesini tırnak içine aldım. Çünkü bu arkadaşları uzman yapan kurum bizzat kendileri.
Herhangi bir konuda biraz okuyup uzman oluveriyorlar. Aksi yönde gelen yorumları ya geçiştiriyor, ya siliyor, ya da engelliyorlar.
Konunun ehli, eğitimini almış ve kendini bu noktada geliştirmiş insanların referanslı (bilimsel atıflı) yazılarını kendilerine referans olarak gönderdiğinde ise işleri bambaşka boyutlara taşıyıp geçiştirmeye özen gösteriyorlar. Çoğu ile birebir konuşuyorum. Ancak her zaman sizin tarafınızdayım. O yüzden bu yazıyı yazma ihtiyacı duydum. Bu başlık sosyal medyada garip gördüğüm içeriğe denk geldikçe güncellenecektir.
Bu aynı zamanda bir uyarıdır.
Sosyal medya uzmanları ağız birliği yapmışçasına şu aralar paketlenmiş gıdaların, tatlandırıcıların, abur cuburların, vs vs ölçülü tüketildiğinde zararı olmadığı konusunda mutabıklar. İllaki denk gelmiş ve görmüşsünüzdür. Yani giren kalori ile çıkan kalori dengesinin esas olduğuna vurgu yapıp duruyorlar. Kağıt üzerinde haklı da olabilirler. Aldığın besinin saatinin ve sıklığının ise yine bu matematikle önemsiz olduğunu söylüyorlar.
Peki iş böyle mi?
Konuyu temelden ele alalım. 100 sene gibi inanılmaz kısa sürede erkeklerin doğal olarak ürettiği testosteron yarı yarıya düştü. 100 sene önce dünya savaş yeri iken bırak protein ağırlıklı beslenmeyi, koskoca kıtayı hayatta tutan şeyin adı patates ve / veya buğday idi. E bu bizim günümüz beslenme bilgi normlarına da uymuyor? Yani bu adamlar daha kötü beslenirken niye bizden daha heriftiler? Cevabını bilmediğim problemlerde başlangıç ve bitiş arasındaki sürece bakarım.
İlk olarak bizden daha hareketli hayat yaşıyorlardı. Bu bilindiği gibi testosteron üretiminde pozitif durum. E ama çok ciddi sporcularımızın doğal testosteron ortalaması 1200'mü? değil. Bu bir etken olsa da ana sebep olamaz.
İkinci olarak günde bir yada 2 öğün besleniyorlardı. IF beslenme biçimini (fasılalı açlık) hayat biçimi haline getirmiş insanlar var. Bunlara baktığımızda yine 1200 testosteronu göremiyoruz. Uzun açlıklar GH üretiminde çok faydalı bunu biliyoruz ama yine de bu bizim ana sebebimiz olamaz.
Yaşam biçimlerini ele aldığımızda henüz endüstrinin yeni yeni gelişmesinden dolayı paketlenmiş gıda diye bir şeyin hayatlarında olmadığı görmek için uzman olmaya da gerek yok. O yıllardan bu yıllara değişen en önemli etken beslenme biçimindeki bozulma (evet bunun adı bozulma). Aynı zamanda doğal diye tükettiğimiz besinlerdeki iz elementlerin 100 sene öncesine göre daha az olması.
E peki bu paketlenmiş gıdalar yüzünden veya bozuk beslenme düzeni yüzünden testosteron yarı yarıya gitmişken 1+1=2 diyebilir miyiz?
Diyemeyiz arkadaşlar. Sosyal medya uzmanlarının söylediğinin aksine insan biyolojisi 1+1 değildir. Daha çok 2x+3y+z+5u gibidir. Siz beslenirken veya spor yaparken şimdiyi değil 100 sene öncesini referans almalısınız. Çünkü "ideal" şuan değil o zamanki erkeklerdir. Paketlenmiş gıdaları hayatınızdan çıkarmalı, beslenme biçimini düzenlemeli, şeker tüketimini kısıtlamalı, şeker kaynaklarını düzeltmeli, besinlerden alamadığınız iz elementleri dışarıdan almalısınız. Yapmaz çünkü bizim için vücudun anabolik modda kalması elzemdir. Bu yüzden kürden küre atlıyoruz. 1200 testosteron sahibi birine yedirdiğin 400gr tavuk ile 500mg testosterona sahip birinin yediği 400gr tavuk arasında uçurum var.
Bir insanın takipçi sayısının çokluğu onu uzman yapmaz. İçinde bulunduğumuz zaman çok kirli zaman bilgiden yana. Olayları ve olguları değerlendirirken içinden değil, kendinizi dışına çekerek gözlemleyin. Yoksa hata yaparsınız.
43 yaşında bende doğal testosteron nerede ise 800. Yıllarca günde 2 öğün, paketlenmiş gıdalardan uzak (sevmiyorum), tatlı tüketeceksem yemekten hemen sonra şeklinde gitti. 10 sene önce sebebini anlamış olsam da artık bunun sebebini biliyorum.
Genetik sandığımız çoğu şeyin aslında genetik değil bizden kaynaklandığını bilmelisiniz. 5 tane farklı farklı aşçının pişirdiği 1 tabak pilavın kalorisi aynı değildir. Attıkları yağ ölçüsü bambaşkadır. Biz bunu aynı diye genellersek, kilo alma sebebimizin genetik olduğunu düşünürüz. Oysaki öğretilmiş mutfak bilgisinden kaynaklandığını fark edemeyiz.