Jump to content
  • Duyurular

    • Loving

      Steroidturkiye.com - AÇILDI!   29-11-2020

      Steroidturkiye.com açıldı! Hormon gruplarına dair tüm sorularınıza cevap bulmak için sisteme giriş yapıp soru başlığı oluşturmanız yeterli.
    • Loving

      Sarmsturkiye.com - AÇILDI!   29-11-2020

      Hizmetlerimiz hakkında bilgi almak için siteyi ziyaret edebilirsiniz.
  • Peptid Türkiye'ye HOŞ GELDİNİZ!

    Türkiye'nin ilk ve tek en kapsamlı peptid platformuna hoş geldin. Tüm özelliklerine erişmek için şimdi kaydolun. Kayıt olduktan sonra giriş yaptığınızda, kendi içeriğinizi göndererek veya mevcut içeriklere cevap göndererek bu platforma katkıda buluna bileceksin. Profilini özelleştirebilir, ödül puanlarınızı içerik yazarak toplayabilirsiniz, diğer üyelerle kendi özel gelen kutunuz üzerinden iletişim kurabilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz! Bu mesaj, oturum açtıktan sonra kaldırılacaktır.

  • Reklam

bariskaraca0

Kürden çıkıp küre girilir mi? pct tedavisi nasıl olmalı?

Önerilen İletiler

merhabalar 

  • trenbolone
  • enanthe testo
  • danabol
  • boldenon 

küründeyim

Koruyucu olarak:

  • pharmaton multi vitamin
  • ocean plus balık yağı
  • magnezyum
  • vitamin c
  • omega 3-6-9
  • Coraspirin
  • proviron
  • milk thistle

ilk enjeksiyonumda sertliğim hissedilirken sonrasında hissiyatım baya azaldı sık bir cinsel hayatım var o kürü ne noktada etkiler. şuan 8. haftadayım ve vücudumdaki sertlik yok denecek kadar az ve kürde vücudum istediğim noktalara gelemedi. kimisi de ilaç çalışmıyor içi boş diyor. düzenli bir yemek programım ve antrenman programım var. bugün spor salonunda yarışmacı bir abi ile konuştuğumda 2 haftalık pct yapıp sonrasında tekrar başka ilaç kullanabileceğimi dile getirdi abilerim böyle bir şeyin olur yolu nedir? kürden çıktıktan ne kadar süre sonra küre tekrar girilmeli? sağlık açısından faydası olan nedir? fikirlerimizi düşüncelerinizi merak ediyorum bilgilerinizden faydalanmak istiyorum kardeşiniz olarak. 

tarihinde bariskaraca0 tarafından düzenlendi

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş


Vezuchiy    228

Kardeşim şimdi şöyle ne kullanırsan kullan hiç fark etmez bir yerden sonra senin SHBG reseptörlerini tıkayacaktır ne ilacın dinçliğini hissedersin ne enerjin eskisi gibi olur. böyle durumlarda ne yapmalısın? bu bilgi altın değerinde bak forumda kimseden duymadım ama tek yöntemi 5 gün sabah akşam klomen kullanıp o reseptörleri temizlemen, ilacın etkilerini 1 haftalığına hiç hissetmeyeceksin ardından son klomenden bir kaç gün sonra ilk sefer ki gibi ufaktan sertliğin ve ilacın etkileri gelecek. tren gibi güçlü bir ilaçta 1 ayda bir bu periodlarla devam edersen ilacından verim alırsın. bırakıp pct yapma mantığıda aynen bu şekilde işler klomeni kür devam ederken dediğim şekilde uygula sonra teşekkür etmek için yazacaksın :D 

  • Şaşkın 1
  • 100 Puan 1

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
rıza333    65
Vezuchiy, 8 dakika önce yazdı:

Kardeşim şimdi şöyle ne kullanırsan kullan hiç fark etmez bir yerden sonra senin SHBG reseptörlerini tıkayacaktır ne ilacın dinçliğini hissedersin ne enerjin eskisi gibi olur. böyle durumlarda ne yapmalısın? bu bilgi altın değerinde bak forumda kimseden duymadım ama tek yöntemi 5 gün sabah akşam klomen kullanıp o reseptörleri temizlemen, ilacın etkilerini 1 haftalığına hiç hissetmeyeceksin ardından son klomenden bir kaç gün sonra ilk sefer ki gibi ufaktan sertliğin ve ilacın etkileri gelecek. tren gibi güçlü bir ilaçta 1 ayda bir bu periodlarla devam edersen ilacından verim alırsın. bırakıp pct yapma mantığıda aynen bu şekilde işler klomeni kür devam ederken dediğim şekilde uygula sonra teşekkür etmek için yazacaksın :D 

İlk defa duyuyorum  orki bu durum klomene bağışıklığı artırır mı  pct de klomen kullanım dozu ve süresi artar mı 

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
Vezuchiy    228
rıza333, 52 dakika önce yazdı:

İlk defa duyuyorum  orki bu durum klomene bağışıklığı artırır mı  pct de klomen kullanım dozu ve süresi artar mı 

İki açıdan ele alırsak, bir miktar tolerans arttırabilir ama çok ciddi miktarda değil. pct'ni arttırmasından yana kısaltmasını bekleriz çünkü uzun süredir çalışmayan testislerini onarmak ve ayda 1 uyarılmış testisleri çalıştırmak arasında baya bir fark olacaktır iyi manada. böylelikle hemen hemen aynı süre ve dozda daha kolay iyileşeceksin. Tren bir erkeklik düşmanı ilaç bu cycle'ı atlayıp kür sonu minnacık testisleri çalıştırmaya çalışmak daha zorlu olacak güven bana. ilk kez duyman normal yabancı forumlara göz atarsan cycle bu şekilde yapılır ve verim alan tonlarca insan var özellikle nor19 kullanıcıları senin gibi.

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
rıza333    65
Vezuchiy, 2 saat önce yazdı:

özellikle nor19 kullanıcıları senin gibi.

Ya Allah ya nasip

Bu deca ve tren etkin nor19 lar SHBG reseptörleri ne şekilde tıkıyor da biz klomenle bunları şekilde temizliyoruz açıklar mısın bahsetsen (birde şu takip ettiğin yabancı forumlardan bir ikisini paylaşır mısın)

  • Beğen 1

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
Diver    2.230
  1. Dostum öncelikle trenin hangi formunu kullanıyorsun? En azından yan etkisini göstermesi lazım 8. Haftaya kadar. Boldenon min 8. Haftada çalıştığını göstermeye başlar.
  2. Danabol kullandığın için vücudun su tutar e2 yükselir. Kaslarda sert görüntü azalabilir. Güçte ciddi oranda artış oldu mu? 8 hafta danabol için uzun bir süre hemen kesmelisin.
  3. Provironu hangi amaçla kullanıyorsun?
  4. Küre girmeden önce yağ oranın kaçtı şimdi kaç? Vücut Ölçülerinde artış oldu mu? Boy kilo bilgilerini ver. Kürden önce kaç kiloydun şimdi kaç kilosun?
  5. Beslenmen nasıl detay verir misin kaç kalori tüketiyorsun temiz besleniyor musun?
  6. İlaçların dozajını yazmamışsın haftada kaç mg kaç gün vuruyorsun?
  7. En güzel sağlıklı yorumu kan tahlili yaptırıp sonucu buraya atarsan daha net konuşabiliriz.
  8. Başka küre geçmek istiyorsan TRT doza geçip 4 hafta bekler reseptörleri dinlendirebilirsin bence şuan gerek yok. Önce kan tahlilini bir görelim sorularıma tek tek cevap ver başka küre yada markaya geçersin.
  9. Öncesi ve şuanki fotoğrafını atar mısın?

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

öncelikle haftada 2 doz tren 2 doz boldenon 2 doz testosteron vuruyorum. boldenonu 4. haftada ekledim geç ekleyip az süreçte kullanmama rağmen iştahım açıldı kolaylıkla diyebilirim. trenin şu ana dek -8 haftalık periyotta- sadece yeni yeni gece uykusu kaçırmaya ve yorgunluk tembellik yapmaya başladı, forumda yazan hemen hemen hiçbir eksi yönüyle karşılaşmadım. 

danabol konusunda şuan vücudumun aşırı alıştığını düşünüyorum 60 mg aldığımda bile etkisini göremediğimi fark ediyorum, ve 50-60 mg almama rağmen / o dozların daha altında alıp kafası bile sulu kocaman olan arkadaşlarım var/  onlara nazaran hiçbir şekilde sulu formum yok.

proviron konusu benim için tamamen kuşu desteklesin kafasında kullandığım bir ilaç /onu da bir abi tavsiyesiyle ekledim/.

küre girmeden önce %15-16 civarında bir yağ oranım vardı ben zaten daha keskinleşesin daha temiz hacim aliyim mantığı ile girdiğim bir kürdü her ne kadar trenden istediğim sonuçları alamasam da testesterondan kaynaklı biraz büyüğümü düşünüyorum.kür öncesi boy 1.72 kg 71 di şuan 8. haftadayım kg 73 falan oldu, ki günlük +4000 kalori alıyorum. 

beslenme konusunda günde 5 yumurta  800-850 gram pirinç 4 ölçek protein tozu 2 ton balığı 600 gram tavuk 2 muz-4 çilek 1 dilim ananas yiyorum  ara ara da patates haşlama ekliyorum. 

forumda gördüğüm ya da sağda solda gördüğüm/ arkadaşlarımdan da anladığım/ kadarıyla trenin bende etkisi olmadı diye düşünüyorum 8. haftada halan vücudumda bir tane damar yok rahatça diyebilirim, kan tahlili konusunu bende düşünüyorum hafta içi ilk fırsatta gidip bende kan vermek sürece o noktadan bakmak istiyorum. zaten 8.hafta bitti şuan ilaçları da kestim.

  • peki sizce nasıl bir pct yapmayalım detaylı bir şekilde anlatır mısınız?
  • vücudumu komple temizleyip en azından 3-4 hafta mola vermek tren değil de deca eklemek istiyorum nasıl bir yol izlemeyelim abilerim destek olur musunuz? 
Vezuchiy, 11 saat önce yazdı:

Kardeşim şimdi şöyle ne kullanırsan kullan hiç fark etmez bir yerden sonra senin SHBG reseptörlerini tıkayacaktır ne ilacın dinçliğini hissedersin ne enerjin eskisi gibi olur. böyle durumlarda ne yapmalısın? bu bilgi altın değerinde bak forumda kimseden duymadım ama tek yöntemi 5 gün sabah akşam klomen kullanıp o reseptörleri temizlemen, ilacın etkilerini 1 haftalığına hiç hissetmeyeceksin ardından son klomenden bir kaç gün sonra ilk sefer ki gibi ufaktan sertliğin ve ilacın etkileri gelecek. tren gibi güçlü bir ilaçta 1 ayda bir bu periodlarla devam edersen ilacından verim alırsın. bırakıp pct yapma mantığıda aynen bu şekilde işler klomeni kür devam ederken dediğim şekilde uygula sonra teşekkür etmek için yazacaksın :D 

abi daha detaylı anlatma şansın var mı şuan 8. hafta bitti ilaçları kestim. 3-4 hafta vücudu temizleyip pct yapmak tren değil daha minimal dozlarda bişeyler eklemeyi düşünüyorum. peki pct sence nasıl olmalı ayrıntılı anlatır mısın? 

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
Diver    2.230

Dozların kaç mg olduğunu söylemen lazım. Trenbolon enant mı?

Tren etkisi 8. Haftadan sonra görüntü değişmeye başlardı çok aceleci davranıyorsun. Bolde içinde aynı şekilde görüntüde değişim için erken. Hangi markayı kullanıyordun aldığın satıcı sağlam mı? İlaçları keseli ne kadar oldu?. 3-4 hafta sonra tekrar küre gireceksen pct yapmak çok saçma. TRT doz uygulayabilirsin. Haftalık 150mg testo kullanırsın. Başka marka küre girebilirsin.

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
Diver, 35 dakika önce yazdı:

Dozların kaç mg olduğunu söylemen lazım. Trenbolon enant mı?

Tren etkisi 8. Haftadan sonra görüntü değişmeye başlardı çok aceleci davranıyorsun. Bolde içinde aynı şekilde görüntüde değişim için erken. Hangi markayı kullanıyordun aldığın satıcı sağlam mı? İlaçları keseli ne kadar oldu?. 3-4 hafta sonra tekrar küre gireceksen pct yapmak çok saçma. TRT doz uygulayabilirsin. Haftalık 150mg testo kullanırsın. Başka marka küre girebilirsin.

  • tren 200-200 haftalık 400
  • testo enant 250-250 haftalık 500

swiss marka kullanıyorum, aynı ilacı farklı bir arkadaşım kullandığında 4. vurumdan itibaren bambaşka bi değişim yaşadığını fark ettim acelem ondan :) bu da beni acabalarla dolduruyor diyebilirim. 

aldığım kişi benim açımdan sağlam ama o da aracı olduğu için pek bişey diyemiyorum. ilaçları keseli demek doğru olmaz -en son dozu cuma vurundum 8.haftayı daha dün bitirdim- tren öncesin de deca testo boldenon giriyordum o bitti 2.5 ay boş bırakıp tren testo boldenon girdim şuanki süreç nasıl olmalı bilmiyorum. TRT doz nedir açıklar mısın? 

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
Diver    2.230
bariskaraca0, 16 dakika önce yazdı:
  • tren 200-200 haftalık 400
  • testo enant 250-250 haftalık 500

swiss marka kullanıyorum, aynı ilacı farklı bir arkadaşım kullandığında 4. vurumdan itibaren bambaşka bi değişim yaşadığını fark ettim acelem ondan :) bu da beni acabalarla dolduruyor diyebilirim. 

aldığım kişi benim açımdan sağlam ama o da aracı olduğu için pek bişey diyemiyorum. ilaçları keseli demek doğru olmaz -en son dozu cuma vurundum 8.haftayı daha dün bitirdim- tren öncesin de deca testo boldenon giriyordum o bitti 2.5 ay boş bırakıp tren testo boldenon girdim şuanki süreç nasıl olmalı bilmiyorum. TRT doz nedir açıklar mısın? 

O markada kimisine dolu kimisine boş geliyor. Pct yapmadan başka küre geçeceksek sadece düşük doz testo kullanıp vücudu dinlendiriyoruz. Blast and cruise yapmış olacaksın araştır.

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
Diver, 2 dakika önce yazdı:

O markada kimisine dolu kimisine boş geliyor. Pct yapmadan başka küre geçeceksek sadece düşük doz testo kullanıp vücudu dinlendiriyoruz. Blast and cruise yapmış olacaksın araştır.

sonrası için deca testosteron boldenon düşünüyorum sence doğrusu nedir nasıl olmalıdır? 

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
Diver    2.230
bariskaraca0, 45 dakika önce yazdı:

sonrası için deca testosteron boldenon düşünüyorum sence doğrusu nedir nasıl olmalıdır? 

Önce bir kan tahlili yaptır değerlerini görelim. 3-4 hafta vücudu temizlemek istediğin için pct yapma TRT doz yap dedim. Hemen küre gireceksen TRT yapmana gerek yok. Vücudu dinlendirip giricem dersen haftalık 150 mg testo enant 4 hafta git. Ondan sonra dediğin küre girersin.

Bütçen iyiyse macera arama noxy al yada arenis marka kullan. 

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
Diver, 13 dakika önce yazdı:

Önce bir kan tahlili yaptır değerlerini görelim. 3-4 hafta vücudu temizlemek istediğin için pct yapma TRT doz yap dedim. Hemen küre gireceksen TRT yapmana gerek yok. Vücudu dinlendirip giricem dersen haftalık 150 mg testo enant 4 hafta git. Ondan sonra dediğin küre girersin.

Bütçen iyiyse macera arama noxy al yada arenis marka kullan. 

tamamdır abim düşüncelerin ve emeğin için teşekkür ederim. 

  • Gülümse 1

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

merhabalar şuan tren-testo-boldenon küründeyim 9. haftadayım verim alamadığım için ilaçları kesip vücudu biraz toplayıp deca testo boldenon girmek istiyorum nasıl bir kısa dönem pct yapabilirim kimisi ilaçları kesip 4 hafta 150mg haftada bir testo vur sonra ilaca başla derken kimisi de 5 gün sabah akşam klomen kullan temizler sonra devam et diyor nasıl bir yol izlemeliyim? abilerim yardımcı olur musunuz. :) 

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
SantoR    161
bariskaraca0, 6 dakika önce yazdı:

merhabalar şuan tren-testo-boldenon küründeyim 9. haftadayım verim alamadığım için ilaçları kesip vücudu biraz toplayıp deca testo boldenon girmek istiyorum nasıl bir kısa dönem pct yapabilirim kimisi ilaçları kesip 4 hafta 150mg haftada bir testo vur sonra ilaca başla derken kimisi de 5 gün sabah akşam klomen kullan temizler sonra devam et diyor nasıl bir yol izlemeliyim? abilerim yardımcı olur musunuz. :) 

Biraz kafan karışmış galiba deca ile treni değiştirmek istemişsin öncelikle niye verim almadın trenden? Amacın ne? Boy yaş kilo ne? Yağ oranın ne? 

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
SantoR, 27 dakika önce yazdı:

Biraz kafan karışmış galiba deca ile treni değiştirmek istemişsin öncelikle niye verim almadın trenden? Amacın ne? Boy yaş kilo ne? Yağ oranın ne? 

trenden istediğim verimi alamadım ve içinin boş olduğu konusu hakkında düşüncelerim var. amacım kütle kazanmak boy 1.72 kg kür öncesi 71 di şuan 73 yaş 22 yağ oranım %14 civarında 

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap

  • Etiket tabanlı benzer içerikler

    • Yazan: Burak12345
      Cümleten selamünaleyküm arkadaşlar bilgi paylaştıkça güzeldir.
      Şöyle bir sorunum var:
      Geçen sene 4 aylık Testo bolde kurunde ikinci ayda Bolden açılmış dördüncü ayda iyi sonuç almış biri olarak. Bu sene ise altı aylık bir kür yapıp beş ay geçmesine rağmen hala Boldenonu hissetmemek! Bu gibi durum daha önce birinizin başına geldi mi nedendir neden olabilir kan testlerine göre ilaç çatır çatır çalışıyor kullanılan marka aynı doz yükseltmeme rağmen beklediğim sonucu alamıyorum neden?? Şunu da eklemek istiyorum geçen sene bol de köründen sonra iki ay ara verip definasyona girdim definasyon da Testo bolde ve tren on hafta kullandım tekrar üç ay ara verip altı aylık Testo bolde kürüne girdim şu an tepki ve sonuç alamıyorum ne yapmam lazım ne eklemem lazım yanlış yaptığım bir yer var mı?
      GÜNCEL KÜR İÇERİĞİM:
      750 mg Testosteron 750 mg Boldenon Tüm öneri ve düşünceler için şimdiden teşekkürler.
    • Yazan: muhammedb1907
      Merhabalar Arkadaşlar,
      Yaklaşık 6 aylık Kürün sonuna geldim 116 kilo başladığım bu serüvene an itibari ile 92 kilo olarak devam ediyorum kolum 37 cm'den 42'ye kadar büyüdü yaklaşık 30 kilo vermeme rağmen bu beni mutlu ediyor ama belki kilomdan kaynaklıdır steroidin devasa etkilerini göremedim belki de only testo yaptığım için olabilir.
      Aynaya geçince devasa farklar göremiyorum,  bu sürede 6 ay boyunca ortalama haftalık 300mg only testo ent Ve son 2 hafta 200mg tren ent kullandım amacım 4 hafta kullanmaktı  ama aşırı yan etki görünce 2.hafta sonunda bıraktım ve kürü sonlandırdım şuan bırakalı 4 hafta oldu, ama şöyle bir hata yaptım ki ilk siparişimi vortex markasından aldım ve bana supedrol verdi bende araştırmadan etmeden 2 ay boyunca günlük 30mg kullandım ve kullanmayı bıraktığım günden beri Sertleşme Sorunu yaşıyorum.
      SORUM:
      Ben Kan testi İçin Randevu Aldım Hangi Testleri Yaptırmam Gerekiyor?
      Bana Yardımcı olursanız çok Sevinirim.
    • Yazan: metinav
      Mineral bor, metabolizmada bitki, hayvan ve insan sağlığı için gerekli olan ve dünyadaki yaşamın evrimi için son araştırmaların gösterdiği hayati derecede önemli rollere sahip bir mikro besindir.
      Faydaları şu şekilde özetlenebilir:
      (1) Kemiğin büyümesi ve bakımı için gereklidir
      (2) Yara iyileşmesini büyük ölçüde hızlandırır 
      (3) Vucudun östrojen, testosteron ve D vitamini kullanımını faydalı bir şekilde etkiler 
      (4) Magnezyum emilimini arttırır 
      (5) Yüksek hassasiyetli C-reaktif protein (hs-CRP) ve tümör nekroz faktörü a (TNF-a) gibi enflamatuar seviyelerini azaltır 
      (6) Süperoksit dismutaz (SOD), katalaz ve glutatyon peroksidaz gibi antioksidan enzimlerin seviyelerini arttırır 
      (7) Pestisit kaynaklı oksidatif strese ve ağır metal toksisitesine karşı koruma sağlar 
      (8) Yaşlılar için beynin elektriksel aktivitesini, bilişsel performansını ve kısa süreli belleği geliştirir 
      (9) S - adenosil metiyonin (SAM-e) ve nikotinamid adenin dinükleotid (NAD + ) gibi anahtar biyomoleküllerin oluşumunu ve aktivitesini etkiler 
      (10) Prostat, servikal ve akciğer kanserleri ve multipl ve Hodgkin dışı lenfoma gibi bir takım kanserlerde önleyici ve tedavi edici etkiler göstermiştir
      (11) Geleneksel kemoterapötik ajanların yan etkilerini iyileştirmeye yardımcı olabilir 

      Özet: Bu makale öncelikle kemik gelişimi ve rejenerasyonu, yara iyileşmesi, seks steroidleri geliştirilmesi, D vitamini üretimi ve metabolizması ile kalsiyum ve magnezyumun emilimi, kullanımı da dahil olmak üzere borun insan sağlığı üzerindeki en belirgin etkilerine odaklanmaktadır. Ek olarak, bor, artriti hafifletmeye ve beyin fonksiyonunu iyileştirmeye yardımcı olabilecek anti-enflamatuar etkilere sahiptir ayrıca borlanmış bileşikler şu anda çeşitli kanser türlerinin tedavisinde kullanılır ve önemli antikanser etkileri göstermiştir.
      Kemik Büyümesi ve Bakımı:
      Bilim adamları, yıllardır borun sağlıklı kemikler için gerekli olduğunu biliyorlar. 1985 yılında ABD Tarım Bakanlığı (USDA), düşük borlu bir diyet (119 gün boyunca 0.25 mg / gün) uygulanan menopoz sonrası kadınların (n = 12) 3 mg / gün ile takviye edildiği bir deney gerçekleştirdi. Bor takviyesi ile kadınların günlük idrar kalsiyum atılımının % 44 azaldığı görüldü. 
      Bor osteogenezde önemli bir rol oynar ve eksikliğinin kemik gelişimini ve rejenerasyonunu olumsuz etkilediği gösterilmiştir. Bu eser mineral, kalsiyum kaybının ve kemik demineralizasyonunun önlenmesini, steroid hormonlarının üretimini ve aktivitesini etkileyerek yapar. Bor takviyesinin art arda hem kalsiyum hem de magnezyumun idrar atılımını önemli ölçüde azalttığı ve postmenopozal kadınlarda serum estradiol ve kalsiyum emilim seviyelerini arttırdığı gösterilmiştir. Bor, D vitamini kullanımını faydalı bir şekilde etkiler. Bor ile takviye edilen, D vitamini eksikliği olan hayvanlarda kemik büyümesini uyarır ve D vitamini eksikliğinin karakteristiği mineral metabolizmasındaki işlev bozukluklarını azaltır.
      2010 yılında, borun osteogenez üzerindeki etkilerinin altında yatan mekanizmaları inceleyen bir araştırma yayınlandı. Borun, doku mineralizasyonu ile ilgili genlerin ekspresyonunu ve kemik büyümesi ve döngüsünde yer alan anahtar hormonların (17β-estradiol [E2], testosteron ve D vitamini) hareketlerini düzenleyerek osteoblastların mineralizasyonunu indüklediği belirlenmiştir.
      Yara iyileşmesi:
      1990'da borun yara iyileşmesini önemli ölçüde iyileştirdiği gösterilmiştir. Derin yaralara % 3 borik asit çözeltisinin uygulanması, yoğun bakımda gereken süreyi üçte iki oranında azalttı. 2000 yılında, insan fibroblastları kullanılarak yapılan in vitro araştırmalar, bir borik asit çözeltisinin, hücre dışı matris üzerindeki etki yoluyla yara iyileşmesini geliştirdiğini göstermiştir. 2002 yılında yayınlanan diğer in vitro çalışmalar, borun bu yararlı etkilerinin fibroblastlarda bulunan spesifik enzimler üzerindeki doğrudan etkilere bağlı olduğunu ortaya koymuştur (elastaz, tripsin benzeri enzimler, kollajenaz ve alkalin fosfataz). Hayvan bağ dokusundaki en yaygın hücreler olan fibroblastlar, hücre dışı matrisi ve kolajeni sentezler ve yara iyileşmesinde kritik bir rol oynar. Bor, bu anahtar enzimlerin fibroblastlardaki aktivitesini kolaylaştırır, böylece hücre dışı matris devir hızını artırır.
      Hücre Dışı Matris Proteinlerin İfadesi:
      Borun etkilerinin arkasındaki mekanizmalar, çok çeşitli hücre dışı matris proteinlerinin haberci RNA (mRNA) ekspresyonu, sadece yara onarımına dahil olanları değil, aynı zamanda mineralize doku ilişkili proteinler, kollajen tip 1 (COL1), osteopontin (OPN), kemik sialoprotein (BSP) ve osteokalsin (OCN) şeklindedir. Bu eylemlerin birleşik etkileri kemik hücrelerinin mineralizasyonunun yanı sıra osteoblast hücresi canlılığını, proliferasyonunu ve morfolojisini de arttırır.
      Diğer araştırmacılar tarafından insan kemik iliği stromal hücreleri üzerinde yapılan daha fazla araştırma, borun osteojenik farklılaşmayı arttırdığı mekanizmaların daha önceki keşiflerini doğruladı. Borun ayrıca alkalin fosfataz ve kemik morfogenetik proteinlerinin (BMP'ler) mRNA ekspresyonunu arttırdığı bulunmuştur. Diğer bazı araştırmacılar, borun temel BMP'lerin (BMP-4, BMP-6 ve BMP-7) protein seviyelerini ve runt ile ilgili transkripsiyon faktörü 2'nin (RUNX2) mRNA ifadesini düzenlediğini doğruladı.
      BMP'ler, dönüştürücü büyüme faktörü β (TGF-β) süper familyasına ait çok işlevli büyüme faktörleridir ve bazıları yeni kıkırdak ve kemiğin oluşumuna neden olur.
      Borun ayrıca çekirdek bağlayıcı faktör alt birimi a-1 (CBF-a1) olarak da bilinen RUNX2 üretimini düzenlediği belirlenmiştir. RUNX2 osteoblastik farklılaşma ve kemik oluşumu ve kemik bakımı için gereklidir. Osteoblast gen ekspresyonunu ve mezenkimal kök hücrelerin osteoblastlara farklılaşmasını uyarmak için BMP'lerle birlikte çalışan bir transkripsiyon faktörüdür ve olgun osteoblastlarda aktif kalır. Aktif RUNX2 seviyeleri düşürüldüğünde, BSP, OCN, OPN ve COL1 dahil olmak üzere ana kemik-matris proteinlerini kodlayan genlerin ekspresyonu düşer.
      Seks Hormonlarının Düzenlenmesi:
      Bor takviyesinden sonra hem erkeklerde hem de kadınlarda artan seks steroidleri seviyeleri gösterilmiştir. 1987 yılında Nielsen ve arkadaşları, daha önce düşük bor diyetinde olan postmenopozal kadınlarda (n = 13) bor takviyesinin, özellikle östrojen için serum estradiol (E2) ve testosteron seviyelerinin önemli ölçüde arttırdığını bildirmiştir. Magnezyum alımıyla kadınlarda, E2 neredeyse iki katına çıkarak ortalama 21.1 pg / mL'den 41.4 pg / mL'ye yükseldi. Testosteron iki kattan fazla arttı ve ortalama 0.31 ng / mL'den 0.83 ng / mL'ye yükseldi. 1997 yılında Naghii ve arkadaşları, 21 sağlıklı erkekde (n = 18) 4 haftalık bor takviyesi sonrasında serum E2 düzeylerinde benzer bir artış bulguları yayınladılar.
      1997 yılında sadece 6 haftalık 6 mg / gün bor takviyesi sonrasında, Naghii ve arkadaşları tarafından 20 sağlıklı erkek (n = 8) üzerinde yapılan bir çalışmada, ortalama 11.83 pg / mL'den 15.18 pg/ml'e yükselen serbest testosteronda önemli bir artış olduğu bulunmuştur.  E2'de ise, 42.33 pg / mL'den 25.81 pg / mL'e önemli düşüşler kaydedilmiştir. Ölçülen tüm enflamatuar biyobelirteçler de azaldı. İnterlökin (IL) 6, 1.55 pg / mL'den 0.87 pg / mL'ye,  yüksek hassasiyetli C-reaktif protein (hs-CRP) yaklaşık % 50 oranında, 1460 ng / mL'den 795 ng / mL'ye belirgin bir azalma ve tümör nekroz faktörü  (TNF-a) yaklaşık % 30, 12.32 ila 9.97 pg / mL azalmıştır. Dihidrotestosteron, kortizol ve D vitamini seviyeleri hafifçe arttı.
      6 haftalık bor takviyesinden sonra erkek plazma E2 de önemli azalma ve total testosteronun (T)  serbest testosterona (FT) dönüşüm oranının daha yüksek olduğu görülmektedir. Sonuçlardan hareketle, borun androjen amplifikatör etkilerine sahip olduğunu söylenebilir.
      Testosteron moleküllerinin yaklaşık % 98'inin kandaki proteinlere, esas olarak seks hormonu bağlayıcı globuline (SHBG) bağlı olduğu ve biyoyararlı olmadığı iyi bilinmektedir. Bu nedenle, bor takviyesi ile görülen serbest testosteronun artışı, özellikle tipik olarak SHBG seviyelerinin arttığı ve FT seviyelerinin azaldığı yaşlı erkeklerde, önemli faydalı sonuçlar verebilir.
      D Vitamini Eksikliğinin Önlenmesi:
      Borun hayvan ve insan çalışmalarında D vitamini eksikliği olan bireylerde serum 25-hidroksivitamin D3 seviyelerini arttırdığı gösterilmiştir. Orta yaşlı erkek ve kadınların (n = 15) düşük borlu bir diyete tabi tutulduğu klinik bir araştırmada (0.23 mg B / 2000 kcal ), yapılan bor takviyesinden (3mg)  49 gün sonra d3 seviyeleri belirgin şekilde yükseldi. 25 (OH) D3 seviyeleri, 44.9 nM'den, % 39 artışla 62.4 nM'ye yükseldi.
      Benzer sonuçlar, D vitamini eksikliği (serum 25 [OH] D3 <12 ng / mL) olarak önceden belirlenmiş orta yaşlı bireylerin (n = 13) açık bir pilot çalışmasında da görülmüştür. 25 (OH) D3 seviyeleri, kalsiyum fruktoborat, Ca ([C6H10O6] 2B) 2 · 4H20, içeren bir kompleks kullanılarak 60 gün boyunca 6 mg / gün bor takviyesi sırasında incelenmiştir. Çalışma Sırbistan'da, D vitamini durumunun kötüleşeceği bir zaman olan sonbahar-kış geçişi (ekim-ocak) sırasında gerçekleşti. Bununla birlikte, bor takviyesi ile 25 (OH) D3 seviyeleri önemli ölçüde artmış ve ortalama% 20 artış göstermiştir. Bor, D vitamininin yarılanma ve kullanım ömrünü arttırır.
      Magnezyum Emilimi:
      Bor, magnezyum emilimini ve kemikte birikmesini önemli ölçüde geliştirir. Magnezyumun kemikte eksikliği bor yetmezliğinin yaygın belirtilerindendir.
      İnsan vücudundaki magnezyumun yaklaşık% 60'ı, kalsiyum metabolizmasını düzenleyen anahtar enzimler için bir kofaktör olduğu kemikte bulunur. Kemikteki magnezyumun çoğu, apatit kristalinin yapısının ayrılmaz bir parçası olan kortikal kemik üzerinde bulunur. Apatit kristallerindeki yapısal rolünün yanı sıra, osteoblast ve osteoklastlarda ve magnezyumun adenosin trifosfat (ATP) üretimi için temel olduğu ve lipit, proteinde yer alan 300'den fazla enzimin kofaktörü olarak hizmet ettiği tüm canlı hücrelerde magnezyum gereklidir. ve nükleik asit sentezi. Pozitif yükü nedeniyle magnezyum hücre zarlarını stabilize eder, kalsiyumun hareketlerini dengeler ve bir sinyal transdüseri olarak işlev görür.
      Anti-inflamatuar Etkiler:
      Borun inflamatuar biyobelirteç düzeylerini azalttığı bir çok çalışma ile gösterilmiştir. Sağlıklı erkek gönüllüleri (n = 8) içeren yeni bir insan denemesinde, 11.6 mg bor ile takviye edildikten 6 saat sonra plazma hs-CRP ve TNF-α seviyelerinde önemli azalmalar ile birlikte plazma bor konsantrasyonlarında önemli bir artış meydana geldi. Bir haftalık 10 mg / gün bor takviyesi, TNF-a'nın plazma konsantrasyonunda % 20, (12.32 pg/mL den 9.97 pg/mL) ve hs-CRP'nin plazma konsantrasyonunda yaklaşık % 50, (1460 ng/mL den 795 ng/mL) ve IL-6  plazma konsantrasyonunda (1.55 pg/mL den 0.87 pg/mL) dikkate değer düşüş gözlenmiştir.
      Yüksek hs-CRP'nin meme kanseri, obezite ve metabolik sendrom, ateroskleroz, kararsız angina, insülin direnci, tip 2 diyabet, alkolsüz yağlı karaciğer hastalığı,  metastatik prostat kanseri, akciğer kanseri, erişkin depresyonu, genç erişkin yaşamında psikoz, koroner kalp hastalığı ve inme ile ilişkili bir risk olduğunu düşünün.
      Osteoartritte Antienflamatuar Etkiler:
      Epidemiyolojik kanıtlar, olgu sunumları ve kontrollü hayvan ve insan çalışmaları, osteoartrit (OA) için güvenli ve etkili bir tedavi olarak borun kullanımı için kanıt sağlamıştır. Bor uygulaması ve dünya çapında OA prevalansı arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmacılar, bor alımının 1 mg / d'ye eşit veya daha fazla olduğu alanlarda, artrit insidansının % 20 ila % 70 arasında değiştiğini keşfettiler. Buna karşılık, bor alımının genellikle 3 ila 10 mg / gün olduğu bölgelerde, artritin tahmini insidansı % 0 ila % 10 arasında değişir. OA hastalarının femur başlarında, kemiklerinde ve sinovyal sıvısında bor konsantrasyonunun OA olmayan bireylere göre daha düşük olduğu bulunmuştur.
      Bor yoksunluğu ve takviyesi üzerine yapılan insan çalışmaları, borun eritrosit süperoksit dismutaz (SOD) aktivitesini önemli ölçüde arttırdığını göstermiştir. 63 gün bor yoksunluğunun ardından 49 gün bor takviyesi 3 mg / gün takip edilen bir çalışmada, SOD, 45 yaşından büyük erkeklerde 2666 U / g Hb'den 3231 U / g Hb'ye, postmenopozal kadınlarda 3091 U / g Hb'den 3169 U / g Hb'ye ve östrojen tedavisi alan postmenopozal kadınlarda 2520 U / g Hb'den 3327 U / g Hb'ye yükseldi.
      Borun OA hastalarının tedavisinde kullanılmasına yönelik insan klinik kanıtları, ilk olarak Avustralya'da yürütülen ve günde 6 mg bor (sodyum tetraborat dekahidrat) takviyesine önemli ölçüde olumlu yanıt veren çift kör, plasebo kontrollü bir takviye çalışması ile sağlandı. OA olan 20 kişide ilave bor alan deneklerin% 50'si plasebo alanların sadece% 10'u iyileşmiştir.
      Beyin Aktivasyonu ve Psikolojik Fonksiyonu:
      Hem hayvanlarda hem de insanlarda bor yoksunluğunun, beynin elektriksel aktivitesinde azalmaya yol açtığı göstermiştir. Olgun sıçanlarda bor yoksunluğu, azalmış yüksek frekans ve düşük frekanslı beyin elektriksel aktivitesi ile ilişkiliydi, azalmış uyarılma ile tutarlıydı, bu da borun hayvanlarda beyin aktivasyonunun korunmasında önemli bir rol oynayabileceğini düşündürmektedir. İnsanlarda, bor yoksunluğu (<0,3 mg / gün) motor hızı ve el becerisi, dikkat ve kısa süreli bellek görevlerinde daha düşük performansla sonuçlanmıştır. Sağlıklı yaşlı erkeklerde ve kadınlarda yapılan bir dizi deney, sınırlı bor alımının beyin fonksiyonlarını ve bilişsel performansı olumsuz etkilediğini bulmuştur. En tutarlı EEG bulgusu, düşük bor alımının, düşük frekanslarda daha fazla aktiviteye ve EEG spektrumunun yüksek, baskın frekanslarında daha az aktiviteye doğru bir kaymaya yol açmasıydı; bu, tipik olarak spesifik olmayan yetersiz beslenme ve ağır metal toksisitesine tepki olarak gözlenen aynı etkidir.  Artan düşük frekans aktivitesi, zihinsel uyanıklığın azalması durumlarının karakteristiğidir, uyanıklık ve psikomotor görevleri yerine getirme yeteneğinin azalmasıyla ilişkilidir ve hafıza performansının bozulması ile ilişkilendirilmiştir.
      Ağır Metal Toksisitesi:
      Bazı bor bileşiklerinin (borik asit, boraks, kolemanit ve uleksit) ağır metallerin (arsenik trioksit, kolloidal bizmut altkriti, kadmiyum klorür, cıva klorür ve kurşun klorür) neden olduğu genotoksisite üzerindeki etkinliği insan kan kültürlerinde değerlendirildi. Lenfositlerde DNA hasarı oluşturmak için kardeş kromatid değişimi (SCE) ve mikronükleus (MN) deneyleri yapıldı ve oksidatif stres, ana, antioksidan, enzim aktiviteleri ve eritrositlerdeki toplam glutatyon seviyelerindeki değişiklikler tahmin edilerek değerlendirildi. Ağır metal tedavileri, hem SCE hem de MN'nin sıklığını ve oksidatif stresin bir göstergesi olan malondialdehitin plazma seviyelerini arttırdı ve kontrollere kıyasla antioksidan enzim aktivitelerini ve toplam glutatyon seviyesini azalttı. Borla test edilen tüm bileşikler (5-20 ppm), düşük dozda ağır metallerin neden olduğu tüm genotoksik etkileri önemli ölçüde azalttı.
      Antikanser Etkileri:
      Giderek artan sayıda kağıt borun antikarsinojenik özelliklere sahip olduğunu göstermiştir. Bor bakımından zengin diyetler ve toprak ve suyun bor açısından zengin olduğu bölgeler, prostat, meme, servikal ve akciğer kanserleri de dahil olmak üzere çeşitli kanser türlerinin düşük riskleri ile ilişkilidir. Borla zenginleştirilmiş diyetlerin, prostat ve serviks kanseri riskinde önemli azalmalar ve sigara içen kadınlarda akciğer kanseri riskini azalttığı bulunmuştur.
      Son birkaç yılda, antikanser ajanlar olarak doğal ve sentetik bor içeren bileşiklerin kullanımı, özellikle ameliyat edilemeyen kanserlerde ve yüksek malignitesi olanlarda artmıştır. Bor içeren bileşikler, serin proteazların inhibisyonu, NAD-dehidrojenazlar, mRNA birleştirme ve hücre bölünmesi, reseptör bağlanma taklidi ve apoptozun indüksiyonu dahil olmak üzere çeşitli mekanizmalar yoluyla kanser hücrelerinin fizyolojisine ve çoğalmasına müdahale eder.
      Prostat kanseri:
      Bor seviyesi, prostat kanseri insidansı ile ters orantılıdır. Ulusal Sağlık ve Beslenme Muayene Araştırması (NHANES) III verilerine göre, beslenmelerinde 1,8 mg/d'den fazla bor olan erkeklerde, bor alımı 0,9 mg/d den düşük veya eşit olan erkelere kıyasla prostat kanseri riski % 52 daha düşüktü. Yeraltı sularındaki bor konsantrasyonu ile Teksas'taki prostat kanserinin dağılımı arasında yüksek korelasyon ( r = 0,63) bulundu.
      Borik asit, in vitro insan prostat kanseri hücre çoğalmasını inhibe eder. Bir çalışmada, borik asit farelerdeki prostat tümörlerinin boyutunu azalttı ve tümör dokusunda ve serum prostat spesifik antijenin (PSA) insülin benzeri büyüme faktörü  (IGF-1) düzeylerini önemli ölçüde azalttı. Çalışmada, grup başına 10 hayvan içeren üç gurup oluşturuldu. 1. ve 2. gruba gavaj yoluyla borik asit çözeltileri (1.7-9.0 mg /kg) verildi. Kontrol grubuna sadece su verildi. Tümör boyutları 8 hafta boyunca haftalık olarak ölçüldü. Düşük ve yüksek dozda borik aside maruz kalan farelerde tümörlerin boyutu sırasıyla % 25 ve % 38 azalmıştır. İki dozaj için serum PSA seviyeleri kontrol grubuna göre sırasıyla % 88.6 ve % 86.4 azaldı. Dolaşımdaki IGF-1 düzeyleri gruplar arasında farklılık göstermedi, ancak IGF-1'in tümörlerde ekspresyonu bor tedavisi ile önemli ölçüde azaldı.
      PSA, hem normal hem de kanserli prostat epitel hücreleri tarafından üretilen androjenle düzenlenmiş bir serin proteazdır (enzim) ve hala prostat kanseri için en yaygın olarak kullanılan serum markörüdür. Boronik asidin PSA aktivitesini inhibe ettiği gösterilmiştir.
      Rahim ağzı kanseri:
      Rahim ağzı kanseri dünya çapında kadınlarda en sık görülen ikinci kanser olmakla birlikte, Türkiye'de sadece dokuzuncu sırada yer almakta olup Avrupa ve Kuzey Amerika'dan 2 ila 5 kat daha düşüktür. Her ne kadar bu farkın nedenleri mutlaka sosyokültürel farklılıklar, nüfus temelli tarama programlarının eksikliği veya Türkiye'de daha düşük bir insan papilloma virüsü (HPV) prevalans oranı gibi faktörlerin bir kombinasyonunu içermesine rağmen, serviks kanseri insidansının düşük olduğu öne sürülmüştür. Türkiye'de bor bakımından zengin toprak ile ilişkilidir. HPV, serviks kanserinin ana nedenidir. HPV-16 ve HPV-18, tüm servikal kanserlerin yaklaşık % 95'ine neden olur ve bor, HPV'nin yaşam döngüsüne müdahale eder.
      Serin proteaz inhibitörleri, HPV E7 onkogeninin ölümsüzleştirme ve dönüştürme kapasitesini azaltır. Bor, insan vücudunda çoğunlukla serin proteaz inhibitörü olan borik asit formunda bulunur. Korkut ve arkadaşları , servikal kansere bağlı histopatolojik bulguların bor açısından zengin ve bor açısından fakir bölgelerle ilişkili olduğunu ortaya koyan araştırmalar yaptıktan sonra içme suyunda daha yüksek miktarda borun HPV dönüşümünü önlemeye ve serviks kanseri insidansını azaltmaya yardımcı olabileceğini öne sürdü.
      Bu çalışmada, bor bakımından zengin (472 kadın) ve bor fakiri (587 kadın) bölgede yaşayan sosyoekonomik durumu düşük 1059 kadın için servikal smearlarda advers sitolojik bulgu insidansı değerlendirilmiştir. Ortalama bor alımı, bor bakımından zengin bölgelerden kadınlar için 8.41 mg / d ve bor bakımından fakir bölgelerde yaşayan kadınlar için 1.26 mg / d idi. Bor açısından zengin bölgelerden hiçbir kadında serviks kanseri sitopatolojik belirtisi yoktu; bor fakiri bölgelerden 15 kadında sitopatolojik bulgular mevcuttu.
      Bor Alımı / Tamamlayıcı Öneriler:
      Bor normal insan beslenmesinin bir parçasıdır, ancak günlük alım, beslenmedeki çeşitli gıda gruplarının oranlarına ve topraktaki bor konsantrasyonlarına bağlı olarak büyük ölçüde değişir. Ortalama toplam bor alımı için bildirilen değerler : Amerika Birleşik Devletleri'nde 1,7 ila 7,0 mg / gün; Meksika'da 1,75 ila 2,12 mg / gün; Avrupa Birliği'nde 0.8 ila 1.9 mg / gün; Avustralya'da 2,16 ila 2,28 mg / gün; ve Kore'de yaklaşık 0.93 mg / gün olarak değişir. 
      Çeşitli, bitki-gıda açısından zengin bir beslenmenin yaklaşık 1.5 ila 3 mg / gün bor sağladığı tahmin edilmektedir. Bitki kaynaklı gıdalar, özellikle meyveler, yapraklı sebzeler, fındık ve baklagiller, bitki kaynaklı fermente edilmiş içecekler (şarap, elma şarabı ve bira) gibi bor bakımından zengindir. Ancak et, balık ve süt ürünleri zayıf kaynaklardır. Fıstık ve fıstık ezmesi, diğer fındık, kuru üzüm, şarap ve avokado da bor alımına en çok katkıda bulunanlardır.
      Bor için önerilen seviye yoktur, fakat üst alım seviyesi 20 mg/ gün olarak belirlenmiştir. 18 yaş ve üstü yetişkinler için yaklaşık 20 mg / gün olan tolere edilebilir bir miktardır. Dünyanın bor bakımından zengin bölgelerindeki sakinler üzerinde yapılan araştırmalar, 3 mg / gün kullanımın, çok uzak yan etki riski ile fayda sağlayacak bir miktar olduğunu gösterdi. Örneğin, Türkiye'de bir borik asit üretim tesisinde çalışan işçiler için günlük bor alımı ortalama 12.6 mg / gün olup, hiçbir olumsuz etkisi yoktur.
       
    • Yazan: metinav
      Yabancı forumlarda paylaşılan hipogonadizim hastalarının, özellikle primer olanların deneme yanılmayla uyguladıkları ve yaptırdıkları testlerle uygun dozajı belirledikleri TRT (testo yerine koyma tedavisi) kısaca şu şekilde :
      Hergün 10 mg testosteron cyopionat (veya sustanon)
      Hergün 10 mg nandorolon deconoat
      Haftada iki defa 250 iü hcg
      Bu dozlarda düşük shbg ve kontrol gerektirmeyen ideal E2 seviyeleri elde edilmiş.Libido ve ereksiyon yanında iyi bir fiziksel-ruhsal mod yakalanmış.
    • Yazan: mtnsk25
      Merhaba arkadaşlar, nasılsınız?
      2025 Eylül için yarışma kararı aldım ve bir koç ile çalışıyorum şu anda. 
      KÜR İÇERİĞİM:
      Testosteron Cypionate 400mg Deca 400mg Masteron 100mg Dianabol 40mg Büyüme Hormonu 4iu Bilgisi yorumu olan arkadaşlar kendi ve tecrübesine dayanarak yorumlarını yazabilir.  

Copyright © 2010 Peptid Türkiye. Tüm hakları saklıdır.

5651 sayılı yasaya göre forumumuzdaki mesajlardan doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
Şikayet; info@peptidturkiye.com Adresine mail atıldığı taktirde, ilgili konu en geç 48 saat içerisinde kaldırılacaktır.


Tıbbi Sorumluluk Reddi / Yasal Uyarı! Bu sitede yer alan yazıların tümü, bilgi edinmek isteyen ziyaretçiler için hazırlanmıştır. Bu bilgiler, hiç bir zaman hastalık ve diğer sorunlara yönelik teşhis ve tedavi amaçlı olarak kullanılmamalıdır. Yazılar, sadece yazarların bilgilerini, deneyimlerini ve fikirlerini aktarmaktadır. İçeriği başkaları tarafından doğru ve geçerli bulunmayabilir. Sitede yer alan yazı ve resimlerin kopyalanması, her türlü kullanımı ve bilgilerin uygulanması sonucu doğan hukuki, ahlaki, mesleki, sağlık ve yaşamsal sorunlar sadece bu eylemi gerçekleştiren kişilerin sorumluluğundadır. Bunlardan dolayı ortaya çıkabilecek hiç bir sorundan site ve yazarları sorumlu kılınamaz. Doktorunuza Danışmadan sitede yer alan diyet veya benzerlerine başlamayınız.
×