Jump to content
  • Duyurular

    • Loving

      Steroidturkiye.com - AÇILDI!   29-11-2020

      Steroidturkiye.com açıldı! Hormon gruplarına dair tüm sorularınıza cevap bulmak için sisteme giriş yapıp soru başlığı oluşturmanız yeterli.
    • Loving

      Sarmsturkiye.com - AÇILDI!   29-11-2020

      Hizmetlerimiz hakkında bilgi almak için siteyi ziyaret edebilirsiniz.
  • Peptid Türkiye'ye HOŞ GELDİNİZ!

    Türkiye'nin ilk ve tek en kapsamlı peptid platformuna hoş geldin. Tüm özelliklerine erişmek için şimdi kaydolun. Kayıt olduktan sonra giriş yaptığınızda, kendi içeriğinizi göndererek veya mevcut içeriklere cevap göndererek bu platforma katkıda buluna bileceksin. Profilini özelleştirebilir, ödül puanlarınızı içerik yazarak toplayabilirsiniz, diğer üyelerle kendi özel gelen kutunuz üzerinden iletişim kurabilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz! Bu mesaj, oturum açtıktan sonra kaldırılacaktır.

  • Reklam

roidmax

Anapolon ve sustanon kürü için pct

Önerilen İletiler

roidmax    53

Merhaba arkadaşlar,

 

Bir PCT konusu ile daha karşınızdayım. Biraz da "testosteron" üretiminin nasıl olduğunu açıklayıp, hangi yollar ile PCT desteklenir, hangi supplement ne amaçla iyi gelir ve Klomen-HCG-Nolvadex dışı-onlara ek ne olarabilir diye konuşursak yararlı olur bunu tartışabiliriz.

 

PCT'ye bu kadar önem vermemin nedeni, PCT de klasik yöntemlerle her ne kadar ereksiyon, doğal üretim düzelse de gerçekte bunun ne kadar düzenlenmiş olacağını kesin verilerle bilemeyecek olmamız ve bizim de olabildiğince vücudu doğal üretimine geri getirmemiz gerektiği ve hatta bunun üzerine çıkıp daha sağlıklı bir erkek olmanın yararımıza olduğudur.

 

Araştırmalar sonucu topladığım verilerle açtığım konu tartışmaya açıktır. Bir hata var ise bilgilerde, hep beraber düzeltip daha doğru bir hale getirelim.

 

PCT için önceden açtığım konular,

HCG-Pregnyl kullanım metodları : viewtopic.php?f=24&t=850

PCT döneminde - günlük yaşamda kortizol seviyesini dengeleme : viewtopic.php?f=24&t=856

Bitkisel destek : viewtopic.php?f=24&t=840

Folik asit : viewtopic.php?f=89&t=855

 

Testosteron vücutta nasıl üretilir ?

Açıkçası buna kısa bir cevap vermek doğru olmaz ama tıp forumu olmadığımıza göre ufak bir kaç cümle ile toparlamaya çalışayım.

Vücutta testosteron ve sperm oluşumu, vücutta üretilen LH ve FSH hormonları sayesinde oluyor. Hipofiz(böbrek üstü bezi)'de üretilen LH ve FSH, leydig hücrelerini uyararak testosteron üretimini başlatıyor.

 

Bir de GnRH adı verilen ve "hypothalamus" adı verilen bezde üretilen bir hormon var. Okuyup anladığım kadarı ile bu LH ve FSH gibi direkt olarak leydig hücresine ulaşarak değil, farklı bir şekilde LH ve FSH yi, onun üretimini kontrol ediyor. Aşağıdaki şemalardan da gördüğümüz gibi GnRH, pituitary yani hipofize ulaşıyor. Hypothalamus aynı zamanda dopamin ve GHRH'nin de üretildiği bez. Endokrin sistem gerçekten çok karışık araştırma yaparken bunu anladım.

 

Üretim döngüsü aşağdaki 2 şemada da anlatılmış basitçe

220px-Hypothalamus_pituitary_testicles_axis.png

pct-feedback-systems.gif

 

Tabi testosteron üretimine etki eden zarar veren şeyler var. Bunları da bir sonraki başlıkta inceleyeceğiz.

 

Aşağıda bulduğum yazıyı okuyana kadar ben LH üreten leydig sanıyordum. Ancak hipofizmiş bu üretimi yapan. Bir kaç yerden de bunu teyit ettim.

 

Okuduğum kaynak : http://uzmangruplaboratuvar.com/hormon/67-testosteron-ve-eksikligi

Okuduğum 2. kaynak : http://en.wikipedia.org/wiki/Testosterone

GnRH için okuduğum kaynak : http://en.wikipedia.org/wiki/Gonadotropin-releasing_hormone

 

Testosteron üretimine olumsuz etki eden şeyler nedir ?

Bir çok etki var ancak en temel olanları yazacağım

 

-Vücutta yüksek miktarda bulunan prolaktin

-Vücutta yüksek miktarda bulunan DHT

-Vücutta yüksek miktarda bulunan östrojen

-Kalitesiz ve az uyku

-Kötü beslenme

 

Yararlandığım kaynaklar:

http://www.heart-health-guide.com/how-to-increase-testosterone.html

http://www.heart-health-guide.com/Aromatase-inhibitors.html

 

PCT'de mevcut yapılanlar veya standart yapılması gerekenler

Öncelikle kür öncesi, PCT öncesi test yaptırmamız gerekiyor. PCT sonu da test yaptırmamız gerekecek tabi.

Mevcut kullandığımız ilaçların da çalışma mantıklarından da bahsetmek istiyorum.

 

Klomen : Testosteron üretiminden sonra fazla olan östrojene dur diyerek, hipofiz ve hypothalamus üzerinde östrojenin oluşturduğu kötü etkileri yok ediyor. Bu sayede Testosteron üretimini sağlayan 2 bez de sağlıklı şekilde gereken 3 hormonu da salgılıyorlar. Bu hormonlar LH,FSH ve GnRH.

Nolvadex : Klomen'den farklı olarak direkt olarak göğüste bulunan östrojen reseptörlerine bağlanıp işi baştan hallediyor. Klomen'e göre de az yan etkisi olduğu söyleniyor. Bu ilaç SERM olarak geçer. Yani "Selective Estrogen Receptor Modulator". Klomen de öyledir. Çalıştıkları yer ve mantık biraz daha farklı sadece. Aşağıdaki kaynaklarda bununla ilgili link paylaştım. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim.

Pregnyl : Bu ilaç ile ilgili tatmin edici bir kaynak bulamadım. Bulursam bununla ilgili de bir kaç şey yazacağım. Ancak bu ilaç testosteron üretimi durma noktasında olduğu için ortaya çıkan östrojeni bloklama veya çalışmasını engellemek yerine, leydig hücrelerine ulaşarak testosteron üretimini destekliyor. Yaptığınız küre göre kullanım metodu ve dozajı belirleyip kullanılması gerek. Konu başında kendi açtığım bir konu linki var oradan inceleyebilirsiniz. Pregnyl kullanımı küre göre değişmektedir.

-Bana göre 3 farklı Androjenik-Anabolik steroid var ise bir kürde ve ayrıca kür uzun sürüyorsa haftalık 500 ui kullanılması LH üretimini ayakta tutacaktır. Böylece PCT dönemine katkı sağlanmış da olur.

-Only Testosterone kürlerinde son enjeksiyondan 3 gün önce başlamak üzere 10 gün boyunca, her gün 500 ui kullanımı. Kür içinde ilk haftalarda Testosterone yanında Winstrol, Dianabol, Turinabol, Oxandrolone gibi tabletler kullanıldıysa da bu yöntem kullanılabilir.

-En uzun esterli ilacın yarılanma süresi biter bitmez günde 500 ui olmak üzere, kürün de seviyesine göre 10 veya 20 gün boyunca kullanılabilir.

-Kesinlikle ve kesinlikle tek seferde 1500 ui ve hatta 5000 ui kullanılmamalıdır. Bu leydig hücrelerine zarar vermektedir.

 

Kullandığım kaynaklar :

http://shiramillermd.com/blog/clomid-men-testosterone-alternative.html

http://www.livestrong.com/article/27290-tamoxifen-work/

http://en.wikipedia.org/wiki/Selective_estrogen-receptor_modulator

 

PCT'de mevcut yöntemleri nasıl destekleriz ?

Öncelikle kür içinde çok düzenli bir şekilde çinko ve AI kullanmış olmamız gerekiyor.

 

Kür içinde kullanılan şeyler ve önemleri

-Çinko vücutta testosteron üretimi için çok önemli bir mineraldir ve kür içinde olduğu kadar, PCT'de de çok önemli olduğunu belirtmekte fayda var.

-AI yani aromatize inhibitör tarzı bir ilaç kullanmak da çok önemli. Kür içinde fazla östrojenle bu ilaç üzerinden savaşıyoruz. Kontrol altında tuttuğu için PCT'ye giriş esnasında PCT döneminin daha az sıkıntı geçmesini sağlıyoruz. Ben Arimidex kullanımını doğru buluyorum. Aromasin de uzun yıllardır kullanılan ve etkili olan bir ilaç.

 

Peki takviye olarak ne alabiliriz ?

 

Yapmamız gereken şey LH,FSH üretimini destekleyici şeylere başvurmak, kortizolü baskılamak, testosteron üretimine etki eden vitamin ve mineralleri vücudumuza besin ve ilaç yoluyla almak, düzenli uyku uyumak ve düzenli yemek yemektir.

 

-Çinko : Testosteron üretimi etkileyen en basit yapı taşlarından biri. Düzenli alınmalı.

-D-Aspartik Asit : Son yapılan araştırmalara göre günde 3-5 gram arası D-Aspartik alınımı LH üretimini arttırıyor. Türkiye içerisinde satışı yapan hammadde siteleri var. Dileyen olursa paylaşabilirim. Veya açtığım konularda da var bulabilirsiniz.

-Tribulus Terrestris : Ben bu ilacın işe yaradığını düşünenlerdenim. Yüksek mg ve saponin oranı yüksek bir ürün kullandım ve etkisini hissettim. Yüzde 90 saponin ve yüksek mg olan bir Tribulus Terrestris ürünü alınmalı. Veya alabilirseniz bir eczane ürünü olan ve Bulgaristan'da üretilen "Tribestan" adlı ürünü alıp kullanabilirsiniz. Çevremde kullananlar PCT'de etkisini gördü. Onların yorumları sayesinde bu ilaca ve bu bitkiye olan inancım daha da arttı

-C vitamini : İlk başta kortizolü etkilemek amacıyla alınması gerekiyor. 1 gr-5 gr arası doz sizin için yeterli olacaktır.

-Saw Palmetto : DHT türevi içeren kürlerde kür içinde kullanılmasını yararlı gördüğüm bir bitkisel destek. Yüksek DHT oranınız var ise PCT'de kullanılabileceğini yukarıda paylaştığım bir kaynaktan okudum. Çok kritik olduğunu düşünmüyorum. Ek bilgi olarak işe yarar.

 

Bunlara ek olarak düzenli uyku, beslenme planı ve stresten uzak durmaya çalışarak PCT dönemi ve sonrası dönemde vücuda en az zararı vermiş oluruz. Hazır elimiz değmişken Folik Asit ve L-Karnitin de kullanıp sperm sağlığını da aradan çıkarabiliriz :) :)

 

Benim de cevabını bulamadığım bir soru var. Eğer PCT öncesi testte prolaktin yüksek ise PCT'de Cabaser veya başka bir prolaktin düzenleyici - engelleyici kullanılabilir mi ?

 

İyi günler.

tarihinde Misafir tarafından düzenlendi
  • Beğen 4
  • Vayyyy!! 6

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş


Hocam seni ayakta alkışlıyorum muazzam disiplinli,paylaşımcı ve üretken bir kullanıcısın gerçekten tebrikler her konunu dikkatle okuyup incelemeye çalışıyorum bu paylaşımın içinde teşekkürler. Cabaser kullanabilirsin bende kullanıyorum ilk 4 gün 1 hap diğer günler yarım şeklinde alabilirsin bilgin olsun .

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
roidmax    53
Hocam seni ayakta alkışlıyorum muazzam disiplinli,paylaşımcı ve üretken bir kullanıcısın gerçekten tebrikler her konunu dikkatle okuyup incelemeye çalışıyorum bu paylaşımın içinde teşekkürler. Cabaser kullanabilirsin bende kullanıyorum ilk 4 gün 1 hap diğer günler yarım şeklinde alabilirsin bilgin olsun .

Hocam güzel yorumun için çok teşekkürler. Bu konuyu da senin bir önceki konumda yaptığın yorumdan motive olarak yazmıştım. Yeni konu da yakın zamanda yolda Pazartesi salı gibi :)

 

Cabaser ile ilgili cevabın için de teşekkür ederim.

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Çok güzel kaynak yapmışsın tebrikler.Birde kür içi hcg kullanımına değinsen tam olurdu.Çünkü kür içinde lh seviyelerini ayakta tutmanın tek yolu 500 iu ew pregnyl

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
roidmax    53

Çok sağolun hocam yorumunuz için. Aslında onu da ekleyecektim. Tatmin edici bir kaynak bulamadım. Pazartesi Salı gibi gerekli düzenlemeleri yapacağım onunla da ilgili.

 

Aklımda 10-15 tane konu var bu şekilde. Umarım güzel bir şekilde hepsini yazar forumumuza katkı sağlarım.

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
Bay-T    4.327
Çok sağolun hocam yorumunuz için. Aslında onu da ekleyecektim. Tatmin edici bir kaynak bulamadım. Pazartesi Salı gibi gerekli düzenlemeleri yapacağım onunla da ilgili.

 

Aklımda 10-15 tane konu var bu şekilde. Umarım güzel bir şekilde hepsini yazar forumumuza katkı sağlarım.

 

Tebrikler çok sağlam bir paylaşım diğer konularıda merakla beklemekteyim :!:

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
roidmax    53

Teşekkür ederim Bay-T. Bu tarz yorumlar sayesinde ben de daha güzel, daha dolu şeyler yazmak için motive oluyorum. Yazmayı, anlatmayı, bilgi paylaşmayı seviyorum. Buradan çok şey öğrendim ve öğreniyorum. Karşılığında da böyle şeyleri paylaşmak benim için keyif oluyor her şeyden önce

  • Vayyyy!! 1

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
Bay-T    4.327

LH ve FSH hormonları hangi oranda ve ne doğrultusunda üretiliyor @roidmax yani detay varmı bunun hakkında ?

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
roidmax    53

Hocam okuduğum kaynaklarda hangi oranda ürettiği yazmıyor. Yukarıdaki şemada üretilen hormonlar belli ancak ne doğrultusunda oluyor belli değil.

Bilgisayar başına geçince bir araştırma yapayım haftaiçi. Ama hormonların birbirine etkileri falan az çok paylaştığım kaynaklarda yazıyor. Sen de incelemediysen bir bakmalısın çok güzel bilgiler var.

Pregnyl ile ilgili konu üzerinde güncelleme yapılmıştır.

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Haftalık 500mg testosteron Enanthate kullandım 8 hafta oldu pct yapmak istiyorum. Hocam bikerede 5000lik pregnyl vurdukmu iş tamamdır diyor ne yapmam lazım ne zaman test verip başlamam lazım pct ye

Birde tam olarak nelere baktırmamız lazım biri yazabilir mi . En son iğneyi 13.12.2021 de oldum ne zaman test verip pct ye başlamam lazım teşekkür ederim 

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
inaler    9

@roidmax

Öencelikle paylaşımınız için teşekkürler,  D-Aspartic Acid hammadde temini için yönlendirme yapabileceğinizden bahsetmiştiniz bilgilendirme yapabilir misiniz lütfen

tarihinde inaler tarafından düzenlendi

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
Reftar    34
roidmax, 21.05.2015 - 11:24 yazdı:

Merhaba arkadaşlar,

 

Bir PCT konusu ile daha karşınızdayım. Biraz da "testosteron" üretiminin nasıl olduğunu açıklayıp, hangi yollar ile PCT desteklenir, hangi supplement ne amaçla iyi gelir ve Klomen-HCG-Nolvadex dışı-onlara ek ne olarabilir diye konuşursak yararlı olur bunu tartışabiliriz.

 

PCT'ye bu kadar önem vermemin nedeni, PCT de klasik yöntemlerle her ne kadar ereksiyon, doğal üretim düzelse de gerçekte bunun ne kadar düzenlenmiş olacağını kesin verilerle bilemeyecek olmamız ve bizim de olabildiğince vücudu doğal üretimine geri getirmemiz gerektiği ve hatta bunun üzerine çıkıp daha sağlıklı bir erkek olmanın yararımıza olduğudur.

 

Araştırmalar sonucu topladığım verilerle açtığım konu tartışmaya açıktır. Bir hata var ise bilgilerde, hep beraber düzeltip daha doğru bir hale getirelim.

 

PCT için önceden açtığım konular,

HCG-Pregnyl kullanım metodları : viewtopic.php?f=24&t=850

PCT döneminde - günlük yaşamda kortizol seviyesini dengeleme : viewtopic.php?f=24&t=856

Bitkisel destek : viewtopic.php?f=24&t=840

Folik asit : viewtopic.php?f=89&t=855

 

Testosteron vücutta nasıl üretilir ?

Açıkçası buna kısa bir cevap vermek doğru olmaz ama tıp forumu olmadığımıza göre ufak bir kaç cümle ile toparlamaya çalışayım.

Vücutta testosteron ve sperm oluşumu, vücutta üretilen LH ve FSH hormonları sayesinde oluyor. Hipofiz(böbrek üstü bezi)'de üretilen LH ve FSH, leydig hücrelerini uyararak testosteron üretimini başlatıyor.

 

Bir de GnRH adı verilen ve "hypothalamus" adı verilen bezde üretilen bir hormon var. Okuyup anladığım kadarı ile bu LH ve FSH gibi direkt olarak leydig hücresine ulaşarak değil, farklı bir şekilde LH ve FSH yi, onun üretimini kontrol ediyor. Aşağıdaki şemalardan da gördüğümüz gibi GnRH, pituitary yani hipofize ulaşıyor. Hypothalamus aynı zamanda dopamin ve GHRH'nin de üretildiği bez. Endokrin sistem gerçekten çok karışık araştırma yaparken bunu anladım.

 

Üretim döngüsü aşağdaki 2 şemada da anlatılmış basitçe

220px-Hypothalamus_pituitary_testicles_axis.png

pct-feedback-systems.gif

 

Tabi testosteron üretimine etki eden zarar veren şeyler var. Bunları da bir sonraki başlıkta inceleyeceğiz.

 

Aşağıda bulduğum yazıyı okuyana kadar ben LH üreten leydig sanıyordum. Ancak hipofizmiş bu üretimi yapan. Bir kaç yerden de bunu teyit ettim.

 

Okuduğum kaynak : http://uzmangruplaboratuvar.com/hormon/67-testosteron-ve-eksikligi

Okuduğum 2. kaynak : http://en.wikipedia.org/wiki/Testosterone

GnRH için okuduğum kaynak : http://en.wikipedia.org/wiki/Gonadotropin-releasing_hormone

 

Testosteron üretimine olumsuz etki eden şeyler nedir ?

Bir çok etki var ancak en temel olanları yazacağım

 

-Vücutta yüksek miktarda bulunan prolaktin

-Vücutta yüksek miktarda bulunan DHT

-Vücutta yüksek miktarda bulunan östrojen

-Kalitesiz ve az uyku

-Kötü beslenme

 

Yararlandığım kaynaklar:

http://www.heart-health-guide.com/how-to-increase-testosterone.html

http://www.heart-health-guide.com/Aromatase-inhibitors.html

 

PCT'de mevcut yapılanlar veya standart yapılması gerekenler

Öncelikle kür öncesi, PCT öncesi test yaptırmamız gerekiyor. PCT sonu da test yaptırmamız gerekecek tabi.

Mevcut kullandığımız ilaçların da çalışma mantıklarından da bahsetmek istiyorum.

 

Klomen : Testosteron üretiminden sonra fazla olan östrojene dur diyerek, hipofiz ve hypothalamus üzerinde östrojenin oluşturduğu kötü etkileri yok ediyor. Bu sayede Testosteron üretimini sağlayan 2 bez de sağlıklı şekilde gereken 3 hormonu da salgılıyorlar. Bu hormonlar LH,FSH ve GnRH.

Nolvadex : Klomen'den farklı olarak direkt olarak göğüste bulunan östrojen reseptörlerine bağlanıp işi baştan hallediyor. Klomen'e göre de az yan etkisi olduğu söyleniyor. Bu ilaç SERM olarak geçer. Yani "Selective Estrogen Receptor Modulator". Klomen de öyledir. Çalıştıkları yer ve mantık biraz daha farklı sadece. Aşağıdaki kaynaklarda bununla ilgili link paylaştım. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim.

Pregnyl : Bu ilaç ile ilgili tatmin edici bir kaynak bulamadım. Bulursam bununla ilgili de bir kaç şey yazacağım. Ancak bu ilaç testosteron üretimi durma noktasında olduğu için ortaya çıkan östrojeni bloklama veya çalışmasını engellemek yerine, leydig hücrelerine ulaşarak testosteron üretimini destekliyor. Yaptığınız küre göre kullanım metodu ve dozajı belirleyip kullanılması gerek. Konu başında kendi açtığım bir konu linki var oradan inceleyebilirsiniz. Pregnyl kullanımı küre göre değişmektedir.

-Bana göre 3 farklı Androjenik-Anabolik steroid var ise bir kürde ve ayrıca kür uzun sürüyorsa haftalık 500 ui kullanılması LH üretimini ayakta tutacaktır. Böylece PCT dönemine katkı sağlanmış da olur.

-Only Testosterone kürlerinde son enjeksiyondan 3 gün önce başlamak üzere 10 gün boyunca, her gün 500 ui kullanımı. Kür içinde ilk haftalarda Testosterone yanında Winstrol, Dianabol, Turinabol, Oxandrolone gibi tabletler kullanıldıysa da bu yöntem kullanılabilir.

-En uzun esterli ilacın yarılanma süresi biter bitmez günde 500 ui olmak üzere, kürün de seviyesine göre 10 veya 20 gün boyunca kullanılabilir.

-Kesinlikle ve kesinlikle tek seferde 1500 ui ve hatta 5000 ui kullanılmamalıdır. Bu leydig hücrelerine zarar vermektedir.

 

Kullandığım kaynaklar :

http://shiramillermd.com/blog/clomid-men-testosterone-alternative.html

http://www.livestrong.com/article/27290-tamoxifen-work/

http://en.wikipedia.org/wiki/Selective_estrogen-receptor_modulator

 

PCT'de mevcut yöntemleri nasıl destekleriz ?

Öncelikle kür içinde çok düzenli bir şekilde çinko ve AI kullanmış olmamız gerekiyor.

 

Kür içinde kullanılan şeyler ve önemleri

-Çinko vücutta testosteron üretimi için çok önemli bir mineraldir ve kür içinde olduğu kadar, PCT'de de çok önemli olduğunu belirtmekte fayda var.

-AI yani aromatize inhibitör tarzı bir ilaç kullanmak da çok önemli. Kür içinde fazla östrojenle bu ilaç üzerinden savaşıyoruz. Kontrol altında tuttuğu için PCT'ye giriş esnasında PCT döneminin daha az sıkıntı geçmesini sağlıyoruz. Ben Arimidex kullanımını doğru buluyorum. Aromasin de uzun yıllardır kullanılan ve etkili olan bir ilaç.

 

Peki takviye olarak ne alabiliriz ?

 

Yapmamız gereken şey LH,FSH üretimini destekleyici şeylere başvurmak, kortizolü baskılamak, testosteron üretimine etki eden vitamin ve mineralleri vücudumuza besin ve ilaç yoluyla almak, düzenli uyku uyumak ve düzenli yemek yemektir.

 

-Çinko : Testosteron üretimi etkileyen en basit yapı taşlarından biri. Düzenli alınmalı.

-D-Aspartik Asit : Son yapılan araştırmalara göre günde 3-5 gram arası D-Aspartik alınımı LH üretimini arttırıyor. Türkiye içerisinde satışı yapan hammadde siteleri var. Dileyen olursa paylaşabilirim. Veya açtığım konularda da var bulabilirsiniz.

-Tribulus Terrestris : Ben bu ilacın işe yaradığını düşünenlerdenim. Yüksek mg ve saponin oranı yüksek bir ürün kullandım ve etkisini hissettim. Yüzde 90 saponin ve yüksek mg olan bir Tribulus Terrestris ürünü alınmalı. Veya alabilirseniz bir eczane ürünü olan ve Bulgaristan'da üretilen "Tribestan" adlı ürünü alıp kullanabilirsiniz. Çevremde kullananlar PCT'de etkisini gördü. Onların yorumları sayesinde bu ilaca ve bu bitkiye olan inancım daha da arttı

-C vitamini : İlk başta kortizolü etkilemek amacıyla alınması gerekiyor. 1 gr-5 gr arası doz sizin için yeterli olacaktır.

-Saw Palmetto : DHT türevi içeren kürlerde kür içinde kullanılmasını yararlı gördüğüm bir bitkisel destek. Yüksek DHT oranınız var ise PCT'de kullanılabileceğini yukarıda paylaştığım bir kaynaktan okudum. Çok kritik olduğunu düşünmüyorum. Ek bilgi olarak işe yarar.

 

Bunlara ek olarak düzenli uyku, beslenme planı ve stresten uzak durmaya çalışarak PCT dönemi ve sonrası dönemde vücuda en az zararı vermiş oluruz. Hazır elimiz değmişken Folik Asit ve L-Karnitin de kullanıp sperm sağlığını da aradan çıkarabiliriz :) :)

 

Benim de cevabını bulamadığım bir soru var. Eğer PCT öncesi testte prolaktin yüksek ise PCT'de Cabaser veya başka bir prolaktin düzenleyici - engelleyici kullanılabilir mi ?

 

İyi günler.

hocam ben tren masteron texto mix kullanmsıtım 7 ay once ilk kurumdu hata ettık bir bucuk ay kullandım sonra isteksizlik sertlesme problemlerim basladı pct konusunda bilgim yoktu gecen ay 20 gün pct yaptım bittikten 18 gün sonra test verdim degerler cok güzel oldu düzeldi hepsi daha 4 5 gün önce ama hala isteksizlik sertlesme devam ediyor sistem tam ne zaman acılır. sizce istek yerine gelir sertlesme @roidmax

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
Sustan34    2

Merhabalar eczane kürü yapıcam fakat pct nasıl yapıcağımı bilmiyorum 

1.hafta 750 mg sustanon

2.hafta 750 mg sustanon

3.hafta 750mg suatanon + 7 tablet anapolon 50mg günde 1 tablet alacak şekilde

4.hafta 750mg sustanon+ 4 tablet anapolon 50mg gün aşırı

5.hafta 750mg sustanon+2 tablet anapolon 50mg pazartesi 1 tablet cuma 1 tablet toplamda 2 tablet

6.hafta 750mg sustanon 

7.hafta 750mg sustanon 

pct için ne yapmam gerekiyor klomeni ve tamoksifeni ne zaman kullanmam gerekir

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
Sustan34, 25 dakika önce yazdı:

Merhabalar eczane kürü yapıcam fakat pct nasıl yapıcağımı bilmiyorum 

1.hafta 750 mg sustanon

2.hafta 750 mg sustanon

3.hafta 750mg suatanon + 7 tablet anapolon 50mg günde 1 tablet alacak şekilde

4.hafta 750mg sustanon+ 4 tablet anapolon 50mg gün aşırı pazartesi çarşamba cuma pazar olucak şekilde bu günlerde 1 tablet toplamda 4 tablet olucak

5.hafta 750mg sustanon+2 tablet anapolon 50mg pazartesi 1 tablet cuma 1 tablet toplamda 2 tablet

6.hafta 750mg sustanon 

7.hafta 750mg sustanon 

pct için ne yapmam gerekiyor klomeni ve tamoksifeni ne zaman kullanmam gerekir @metinav hocam yardımcı olursanız sevinirim

dostum dünde aynı konuyu açmıştın sanırım pct için kür öncesi kan testi kür ortası kür sonu kan testi verip pct ona göre başlanır yinede hocalarımız yardımcı olurlar.

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
Askabar    1.146
Sustan34, 33 dakika önce yazdı:

Merhabalar eczane kürü yapıcam fakat pct nasıl yapıcağımı bilmiyorum 

1.hafta 750 mg sustanon

2.hafta 750 mg sustanon

3.hafta 750mg suatanon + 7 tablet anapolon 50mg günde 1 tablet alacak şekilde

4.hafta 750mg sustanon+ 4 tablet anapolon 50mg gün aşırı

5.hafta 750mg sustanon+2 tablet anapolon 50mg pazartesi 1 tablet cuma 1 tablet toplamda 2 tablet

6.hafta 750mg sustanon 

7.hafta 750mg sustanon 

pct için ne yapmam gerekiyor klomeni ve tamoksifeni ne zaman kullanmam gerekir

750 sustanon ne reis Allah için sakın girme bu küre önce mantıklı bir araştırma yap. Kürü, kür içi yaşanabilecek durumları ve kür sonu yapılacakları iyice kavra sonra gir ama yine 750 sustanon girme 

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
son    50
Sustan34, 38 dakika önce yazdı:

Merhabalar eczane kürü yapıcam fakat pct nasıl yapıcağımı bilmiyorum 

1.hafta 750 mg sustanon

2.hafta 750 mg sustanon

3.hafta 750mg suatanon + 7 tablet anapolon 50mg günde 1 tablet alacak şekilde

4.hafta 750mg sustanon+ 4 tablet anapolon 50mg gün aşırı pazartesi çarşamba cuma pazar olucak şekilde bu günlerde 1 tablet toplamda 4 tablet olucak

5.hafta 750mg sustanon+2 tablet anapolon 50mg pazartesi 1 tablet cuma 1 tablet toplamda 2 tablet

6.hafta 750mg sustanon 

7.hafta 750mg sustanon 

pct için ne yapmam gerekiyor klomeni ve tamoksifeni ne zaman kullanmam gerekir @metinav hocam yardımcı olursanız sevinirim

750sustanon gir ne oluyor görürsün artik pct yapabilirmisin orasi artik muamma😁

  • Beğen 1

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
janbertozen    338

Kime göre neye göre kaç kilosun ki yetmiyecek 750 al maks bak maks kullanacağın 300-350 gerisi boşa aromatize olur 250 ile başla arttırısın 300-350 diye 

Sustan34, 1 saat önce yazdı:

Haftada kaç mg alıcam peki 250 mg yeterli olmuyormuş 

 

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
Greblan    98
Sustan34, 2 saat önce yazdı:

Haftada kaç mg alıcam peki 250 mg yeterli olmuyormuş 

Kim dediyse 1 ampul sustanonu al. Kafasına fırlat brom. 7 günde bir enjeksiyon yani haftalık 250 ile başla sonra sıklığı 6 güne çek. Git gide sıklaştır enjeksiyon günlerini işte. Çoğu kişi için haftalık 350 yani 5 günde 1 enjeksiyon yeterli olacaktır.

  • Beğen 1
  • Olumsuz 1

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap

  • Etiket tabanlı benzer içerikler

    • Yazan: muhammedb1907
      Merhabalar Arkadaşlar,
      Yaklaşık 6 aylık Kürün sonuna geldim 116 kilo başladığım bu serüvene an itibari ile 92 kilo olarak devam ediyorum kolum 37 cm'den 42'ye kadar büyüdü yaklaşık 30 kilo vermeme rağmen bu beni mutlu ediyor ama belki kilomdan kaynaklıdır steroidin devasa etkilerini göremedim belki de only testo yaptığım için olabilir.
      Aynaya geçince devasa farklar göremiyorum,  bu sürede 6 ay boyunca ortalama haftalık 300mg only testo ent Ve son 2 hafta 200mg tren ent kullandım amacım 4 hafta kullanmaktı  ama aşırı yan etki görünce 2.hafta sonunda bıraktım ve kürü sonlandırdım şuan bırakalı 4 hafta oldu, ama şöyle bir hata yaptım ki ilk siparişimi vortex markasından aldım ve bana supedrol verdi bende araştırmadan etmeden 2 ay boyunca günlük 30mg kullandım ve kullanmayı bıraktığım günden beri Sertleşme Sorunu yaşıyorum.
      SORUM:
      Ben Kan testi İçin Randevu Aldım Hangi Testleri Yaptırmam Gerekiyor?
      Bana Yardımcı olursanız çok Sevinirim.
    • Yazan: metinav
      Mineral bor, metabolizmada bitki, hayvan ve insan sağlığı için gerekli olan ve dünyadaki yaşamın evrimi için son araştırmaların gösterdiği hayati derecede önemli rollere sahip bir mikro besindir.
      Faydaları şu şekilde özetlenebilir:
      (1) Kemiğin büyümesi ve bakımı için gereklidir
      (2) Yara iyileşmesini büyük ölçüde hızlandırır 
      (3) Vucudun östrojen, testosteron ve D vitamini kullanımını faydalı bir şekilde etkiler 
      (4) Magnezyum emilimini arttırır 
      (5) Yüksek hassasiyetli C-reaktif protein (hs-CRP) ve tümör nekroz faktörü a (TNF-a) gibi enflamatuar seviyelerini azaltır 
      (6) Süperoksit dismutaz (SOD), katalaz ve glutatyon peroksidaz gibi antioksidan enzimlerin seviyelerini arttırır 
      (7) Pestisit kaynaklı oksidatif strese ve ağır metal toksisitesine karşı koruma sağlar 
      (8) Yaşlılar için beynin elektriksel aktivitesini, bilişsel performansını ve kısa süreli belleği geliştirir 
      (9) S - adenosil metiyonin (SAM-e) ve nikotinamid adenin dinükleotid (NAD + ) gibi anahtar biyomoleküllerin oluşumunu ve aktivitesini etkiler 
      (10) Prostat, servikal ve akciğer kanserleri ve multipl ve Hodgkin dışı lenfoma gibi bir takım kanserlerde önleyici ve tedavi edici etkiler göstermiştir
      (11) Geleneksel kemoterapötik ajanların yan etkilerini iyileştirmeye yardımcı olabilir 

      Özet: Bu makale öncelikle kemik gelişimi ve rejenerasyonu, yara iyileşmesi, seks steroidleri geliştirilmesi, D vitamini üretimi ve metabolizması ile kalsiyum ve magnezyumun emilimi, kullanımı da dahil olmak üzere borun insan sağlığı üzerindeki en belirgin etkilerine odaklanmaktadır. Ek olarak, bor, artriti hafifletmeye ve beyin fonksiyonunu iyileştirmeye yardımcı olabilecek anti-enflamatuar etkilere sahiptir ayrıca borlanmış bileşikler şu anda çeşitli kanser türlerinin tedavisinde kullanılır ve önemli antikanser etkileri göstermiştir.
      Kemik Büyümesi ve Bakımı:
      Bilim adamları, yıllardır borun sağlıklı kemikler için gerekli olduğunu biliyorlar. 1985 yılında ABD Tarım Bakanlığı (USDA), düşük borlu bir diyet (119 gün boyunca 0.25 mg / gün) uygulanan menopoz sonrası kadınların (n = 12) 3 mg / gün ile takviye edildiği bir deney gerçekleştirdi. Bor takviyesi ile kadınların günlük idrar kalsiyum atılımının % 44 azaldığı görüldü. 
      Bor osteogenezde önemli bir rol oynar ve eksikliğinin kemik gelişimini ve rejenerasyonunu olumsuz etkilediği gösterilmiştir. Bu eser mineral, kalsiyum kaybının ve kemik demineralizasyonunun önlenmesini, steroid hormonlarının üretimini ve aktivitesini etkileyerek yapar. Bor takviyesinin art arda hem kalsiyum hem de magnezyumun idrar atılımını önemli ölçüde azalttığı ve postmenopozal kadınlarda serum estradiol ve kalsiyum emilim seviyelerini arttırdığı gösterilmiştir. Bor, D vitamini kullanımını faydalı bir şekilde etkiler. Bor ile takviye edilen, D vitamini eksikliği olan hayvanlarda kemik büyümesini uyarır ve D vitamini eksikliğinin karakteristiği mineral metabolizmasındaki işlev bozukluklarını azaltır.
      2010 yılında, borun osteogenez üzerindeki etkilerinin altında yatan mekanizmaları inceleyen bir araştırma yayınlandı. Borun, doku mineralizasyonu ile ilgili genlerin ekspresyonunu ve kemik büyümesi ve döngüsünde yer alan anahtar hormonların (17β-estradiol [E2], testosteron ve D vitamini) hareketlerini düzenleyerek osteoblastların mineralizasyonunu indüklediği belirlenmiştir.
      Yara iyileşmesi:
      1990'da borun yara iyileşmesini önemli ölçüde iyileştirdiği gösterilmiştir. Derin yaralara % 3 borik asit çözeltisinin uygulanması, yoğun bakımda gereken süreyi üçte iki oranında azalttı. 2000 yılında, insan fibroblastları kullanılarak yapılan in vitro araştırmalar, bir borik asit çözeltisinin, hücre dışı matris üzerindeki etki yoluyla yara iyileşmesini geliştirdiğini göstermiştir. 2002 yılında yayınlanan diğer in vitro çalışmalar, borun bu yararlı etkilerinin fibroblastlarda bulunan spesifik enzimler üzerindeki doğrudan etkilere bağlı olduğunu ortaya koymuştur (elastaz, tripsin benzeri enzimler, kollajenaz ve alkalin fosfataz). Hayvan bağ dokusundaki en yaygın hücreler olan fibroblastlar, hücre dışı matrisi ve kolajeni sentezler ve yara iyileşmesinde kritik bir rol oynar. Bor, bu anahtar enzimlerin fibroblastlardaki aktivitesini kolaylaştırır, böylece hücre dışı matris devir hızını artırır.
      Hücre Dışı Matris Proteinlerin İfadesi:
      Borun etkilerinin arkasındaki mekanizmalar, çok çeşitli hücre dışı matris proteinlerinin haberci RNA (mRNA) ekspresyonu, sadece yara onarımına dahil olanları değil, aynı zamanda mineralize doku ilişkili proteinler, kollajen tip 1 (COL1), osteopontin (OPN), kemik sialoprotein (BSP) ve osteokalsin (OCN) şeklindedir. Bu eylemlerin birleşik etkileri kemik hücrelerinin mineralizasyonunun yanı sıra osteoblast hücresi canlılığını, proliferasyonunu ve morfolojisini de arttırır.
      Diğer araştırmacılar tarafından insan kemik iliği stromal hücreleri üzerinde yapılan daha fazla araştırma, borun osteojenik farklılaşmayı arttırdığı mekanizmaların daha önceki keşiflerini doğruladı. Borun ayrıca alkalin fosfataz ve kemik morfogenetik proteinlerinin (BMP'ler) mRNA ekspresyonunu arttırdığı bulunmuştur. Diğer bazı araştırmacılar, borun temel BMP'lerin (BMP-4, BMP-6 ve BMP-7) protein seviyelerini ve runt ile ilgili transkripsiyon faktörü 2'nin (RUNX2) mRNA ifadesini düzenlediğini doğruladı.
      BMP'ler, dönüştürücü büyüme faktörü β (TGF-β) süper familyasına ait çok işlevli büyüme faktörleridir ve bazıları yeni kıkırdak ve kemiğin oluşumuna neden olur.
      Borun ayrıca çekirdek bağlayıcı faktör alt birimi a-1 (CBF-a1) olarak da bilinen RUNX2 üretimini düzenlediği belirlenmiştir. RUNX2 osteoblastik farklılaşma ve kemik oluşumu ve kemik bakımı için gereklidir. Osteoblast gen ekspresyonunu ve mezenkimal kök hücrelerin osteoblastlara farklılaşmasını uyarmak için BMP'lerle birlikte çalışan bir transkripsiyon faktörüdür ve olgun osteoblastlarda aktif kalır. Aktif RUNX2 seviyeleri düşürüldüğünde, BSP, OCN, OPN ve COL1 dahil olmak üzere ana kemik-matris proteinlerini kodlayan genlerin ekspresyonu düşer.
      Seks Hormonlarının Düzenlenmesi:
      Bor takviyesinden sonra hem erkeklerde hem de kadınlarda artan seks steroidleri seviyeleri gösterilmiştir. 1987 yılında Nielsen ve arkadaşları, daha önce düşük bor diyetinde olan postmenopozal kadınlarda (n = 13) bor takviyesinin, özellikle östrojen için serum estradiol (E2) ve testosteron seviyelerinin önemli ölçüde arttırdığını bildirmiştir. Magnezyum alımıyla kadınlarda, E2 neredeyse iki katına çıkarak ortalama 21.1 pg / mL'den 41.4 pg / mL'ye yükseldi. Testosteron iki kattan fazla arttı ve ortalama 0.31 ng / mL'den 0.83 ng / mL'ye yükseldi. 1997 yılında Naghii ve arkadaşları, 21 sağlıklı erkekde (n = 18) 4 haftalık bor takviyesi sonrasında serum E2 düzeylerinde benzer bir artış bulguları yayınladılar.
      1997 yılında sadece 6 haftalık 6 mg / gün bor takviyesi sonrasında, Naghii ve arkadaşları tarafından 20 sağlıklı erkek (n = 8) üzerinde yapılan bir çalışmada, ortalama 11.83 pg / mL'den 15.18 pg/ml'e yükselen serbest testosteronda önemli bir artış olduğu bulunmuştur.  E2'de ise, 42.33 pg / mL'den 25.81 pg / mL'e önemli düşüşler kaydedilmiştir. Ölçülen tüm enflamatuar biyobelirteçler de azaldı. İnterlökin (IL) 6, 1.55 pg / mL'den 0.87 pg / mL'ye,  yüksek hassasiyetli C-reaktif protein (hs-CRP) yaklaşık % 50 oranında, 1460 ng / mL'den 795 ng / mL'ye belirgin bir azalma ve tümör nekroz faktörü  (TNF-a) yaklaşık % 30, 12.32 ila 9.97 pg / mL azalmıştır. Dihidrotestosteron, kortizol ve D vitamini seviyeleri hafifçe arttı.
      6 haftalık bor takviyesinden sonra erkek plazma E2 de önemli azalma ve total testosteronun (T)  serbest testosterona (FT) dönüşüm oranının daha yüksek olduğu görülmektedir. Sonuçlardan hareketle, borun androjen amplifikatör etkilerine sahip olduğunu söylenebilir.
      Testosteron moleküllerinin yaklaşık % 98'inin kandaki proteinlere, esas olarak seks hormonu bağlayıcı globuline (SHBG) bağlı olduğu ve biyoyararlı olmadığı iyi bilinmektedir. Bu nedenle, bor takviyesi ile görülen serbest testosteronun artışı, özellikle tipik olarak SHBG seviyelerinin arttığı ve FT seviyelerinin azaldığı yaşlı erkeklerde, önemli faydalı sonuçlar verebilir.
      D Vitamini Eksikliğinin Önlenmesi:
      Borun hayvan ve insan çalışmalarında D vitamini eksikliği olan bireylerde serum 25-hidroksivitamin D3 seviyelerini arttırdığı gösterilmiştir. Orta yaşlı erkek ve kadınların (n = 15) düşük borlu bir diyete tabi tutulduğu klinik bir araştırmada (0.23 mg B / 2000 kcal ), yapılan bor takviyesinden (3mg)  49 gün sonra d3 seviyeleri belirgin şekilde yükseldi. 25 (OH) D3 seviyeleri, 44.9 nM'den, % 39 artışla 62.4 nM'ye yükseldi.
      Benzer sonuçlar, D vitamini eksikliği (serum 25 [OH] D3 <12 ng / mL) olarak önceden belirlenmiş orta yaşlı bireylerin (n = 13) açık bir pilot çalışmasında da görülmüştür. 25 (OH) D3 seviyeleri, kalsiyum fruktoborat, Ca ([C6H10O6] 2B) 2 · 4H20, içeren bir kompleks kullanılarak 60 gün boyunca 6 mg / gün bor takviyesi sırasında incelenmiştir. Çalışma Sırbistan'da, D vitamini durumunun kötüleşeceği bir zaman olan sonbahar-kış geçişi (ekim-ocak) sırasında gerçekleşti. Bununla birlikte, bor takviyesi ile 25 (OH) D3 seviyeleri önemli ölçüde artmış ve ortalama% 20 artış göstermiştir. Bor, D vitamininin yarılanma ve kullanım ömrünü arttırır.
      Magnezyum Emilimi:
      Bor, magnezyum emilimini ve kemikte birikmesini önemli ölçüde geliştirir. Magnezyumun kemikte eksikliği bor yetmezliğinin yaygın belirtilerindendir.
      İnsan vücudundaki magnezyumun yaklaşık% 60'ı, kalsiyum metabolizmasını düzenleyen anahtar enzimler için bir kofaktör olduğu kemikte bulunur. Kemikteki magnezyumun çoğu, apatit kristalinin yapısının ayrılmaz bir parçası olan kortikal kemik üzerinde bulunur. Apatit kristallerindeki yapısal rolünün yanı sıra, osteoblast ve osteoklastlarda ve magnezyumun adenosin trifosfat (ATP) üretimi için temel olduğu ve lipit, proteinde yer alan 300'den fazla enzimin kofaktörü olarak hizmet ettiği tüm canlı hücrelerde magnezyum gereklidir. ve nükleik asit sentezi. Pozitif yükü nedeniyle magnezyum hücre zarlarını stabilize eder, kalsiyumun hareketlerini dengeler ve bir sinyal transdüseri olarak işlev görür.
      Anti-inflamatuar Etkiler:
      Borun inflamatuar biyobelirteç düzeylerini azalttığı bir çok çalışma ile gösterilmiştir. Sağlıklı erkek gönüllüleri (n = 8) içeren yeni bir insan denemesinde, 11.6 mg bor ile takviye edildikten 6 saat sonra plazma hs-CRP ve TNF-α seviyelerinde önemli azalmalar ile birlikte plazma bor konsantrasyonlarında önemli bir artış meydana geldi. Bir haftalık 10 mg / gün bor takviyesi, TNF-a'nın plazma konsantrasyonunda % 20, (12.32 pg/mL den 9.97 pg/mL) ve hs-CRP'nin plazma konsantrasyonunda yaklaşık % 50, (1460 ng/mL den 795 ng/mL) ve IL-6  plazma konsantrasyonunda (1.55 pg/mL den 0.87 pg/mL) dikkate değer düşüş gözlenmiştir.
      Yüksek hs-CRP'nin meme kanseri, obezite ve metabolik sendrom, ateroskleroz, kararsız angina, insülin direnci, tip 2 diyabet, alkolsüz yağlı karaciğer hastalığı,  metastatik prostat kanseri, akciğer kanseri, erişkin depresyonu, genç erişkin yaşamında psikoz, koroner kalp hastalığı ve inme ile ilişkili bir risk olduğunu düşünün.
      Osteoartritte Antienflamatuar Etkiler:
      Epidemiyolojik kanıtlar, olgu sunumları ve kontrollü hayvan ve insan çalışmaları, osteoartrit (OA) için güvenli ve etkili bir tedavi olarak borun kullanımı için kanıt sağlamıştır. Bor uygulaması ve dünya çapında OA prevalansı arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmacılar, bor alımının 1 mg / d'ye eşit veya daha fazla olduğu alanlarda, artrit insidansının % 20 ila % 70 arasında değiştiğini keşfettiler. Buna karşılık, bor alımının genellikle 3 ila 10 mg / gün olduğu bölgelerde, artritin tahmini insidansı % 0 ila % 10 arasında değişir. OA hastalarının femur başlarında, kemiklerinde ve sinovyal sıvısında bor konsantrasyonunun OA olmayan bireylere göre daha düşük olduğu bulunmuştur.
      Bor yoksunluğu ve takviyesi üzerine yapılan insan çalışmaları, borun eritrosit süperoksit dismutaz (SOD) aktivitesini önemli ölçüde arttırdığını göstermiştir. 63 gün bor yoksunluğunun ardından 49 gün bor takviyesi 3 mg / gün takip edilen bir çalışmada, SOD, 45 yaşından büyük erkeklerde 2666 U / g Hb'den 3231 U / g Hb'ye, postmenopozal kadınlarda 3091 U / g Hb'den 3169 U / g Hb'ye ve östrojen tedavisi alan postmenopozal kadınlarda 2520 U / g Hb'den 3327 U / g Hb'ye yükseldi.
      Borun OA hastalarının tedavisinde kullanılmasına yönelik insan klinik kanıtları, ilk olarak Avustralya'da yürütülen ve günde 6 mg bor (sodyum tetraborat dekahidrat) takviyesine önemli ölçüde olumlu yanıt veren çift kör, plasebo kontrollü bir takviye çalışması ile sağlandı. OA olan 20 kişide ilave bor alan deneklerin% 50'si plasebo alanların sadece% 10'u iyileşmiştir.
      Beyin Aktivasyonu ve Psikolojik Fonksiyonu:
      Hem hayvanlarda hem de insanlarda bor yoksunluğunun, beynin elektriksel aktivitesinde azalmaya yol açtığı göstermiştir. Olgun sıçanlarda bor yoksunluğu, azalmış yüksek frekans ve düşük frekanslı beyin elektriksel aktivitesi ile ilişkiliydi, azalmış uyarılma ile tutarlıydı, bu da borun hayvanlarda beyin aktivasyonunun korunmasında önemli bir rol oynayabileceğini düşündürmektedir. İnsanlarda, bor yoksunluğu (<0,3 mg / gün) motor hızı ve el becerisi, dikkat ve kısa süreli bellek görevlerinde daha düşük performansla sonuçlanmıştır. Sağlıklı yaşlı erkeklerde ve kadınlarda yapılan bir dizi deney, sınırlı bor alımının beyin fonksiyonlarını ve bilişsel performansı olumsuz etkilediğini bulmuştur. En tutarlı EEG bulgusu, düşük bor alımının, düşük frekanslarda daha fazla aktiviteye ve EEG spektrumunun yüksek, baskın frekanslarında daha az aktiviteye doğru bir kaymaya yol açmasıydı; bu, tipik olarak spesifik olmayan yetersiz beslenme ve ağır metal toksisitesine tepki olarak gözlenen aynı etkidir.  Artan düşük frekans aktivitesi, zihinsel uyanıklığın azalması durumlarının karakteristiğidir, uyanıklık ve psikomotor görevleri yerine getirme yeteneğinin azalmasıyla ilişkilidir ve hafıza performansının bozulması ile ilişkilendirilmiştir.
      Ağır Metal Toksisitesi:
      Bazı bor bileşiklerinin (borik asit, boraks, kolemanit ve uleksit) ağır metallerin (arsenik trioksit, kolloidal bizmut altkriti, kadmiyum klorür, cıva klorür ve kurşun klorür) neden olduğu genotoksisite üzerindeki etkinliği insan kan kültürlerinde değerlendirildi. Lenfositlerde DNA hasarı oluşturmak için kardeş kromatid değişimi (SCE) ve mikronükleus (MN) deneyleri yapıldı ve oksidatif stres, ana, antioksidan, enzim aktiviteleri ve eritrositlerdeki toplam glutatyon seviyelerindeki değişiklikler tahmin edilerek değerlendirildi. Ağır metal tedavileri, hem SCE hem de MN'nin sıklığını ve oksidatif stresin bir göstergesi olan malondialdehitin plazma seviyelerini arttırdı ve kontrollere kıyasla antioksidan enzim aktivitelerini ve toplam glutatyon seviyesini azalttı. Borla test edilen tüm bileşikler (5-20 ppm), düşük dozda ağır metallerin neden olduğu tüm genotoksik etkileri önemli ölçüde azalttı.
      Antikanser Etkileri:
      Giderek artan sayıda kağıt borun antikarsinojenik özelliklere sahip olduğunu göstermiştir. Bor bakımından zengin diyetler ve toprak ve suyun bor açısından zengin olduğu bölgeler, prostat, meme, servikal ve akciğer kanserleri de dahil olmak üzere çeşitli kanser türlerinin düşük riskleri ile ilişkilidir. Borla zenginleştirilmiş diyetlerin, prostat ve serviks kanseri riskinde önemli azalmalar ve sigara içen kadınlarda akciğer kanseri riskini azalttığı bulunmuştur.
      Son birkaç yılda, antikanser ajanlar olarak doğal ve sentetik bor içeren bileşiklerin kullanımı, özellikle ameliyat edilemeyen kanserlerde ve yüksek malignitesi olanlarda artmıştır. Bor içeren bileşikler, serin proteazların inhibisyonu, NAD-dehidrojenazlar, mRNA birleştirme ve hücre bölünmesi, reseptör bağlanma taklidi ve apoptozun indüksiyonu dahil olmak üzere çeşitli mekanizmalar yoluyla kanser hücrelerinin fizyolojisine ve çoğalmasına müdahale eder.
      Prostat kanseri:
      Bor seviyesi, prostat kanseri insidansı ile ters orantılıdır. Ulusal Sağlık ve Beslenme Muayene Araştırması (NHANES) III verilerine göre, beslenmelerinde 1,8 mg/d'den fazla bor olan erkeklerde, bor alımı 0,9 mg/d den düşük veya eşit olan erkelere kıyasla prostat kanseri riski % 52 daha düşüktü. Yeraltı sularındaki bor konsantrasyonu ile Teksas'taki prostat kanserinin dağılımı arasında yüksek korelasyon ( r = 0,63) bulundu.
      Borik asit, in vitro insan prostat kanseri hücre çoğalmasını inhibe eder. Bir çalışmada, borik asit farelerdeki prostat tümörlerinin boyutunu azalttı ve tümör dokusunda ve serum prostat spesifik antijenin (PSA) insülin benzeri büyüme faktörü  (IGF-1) düzeylerini önemli ölçüde azalttı. Çalışmada, grup başına 10 hayvan içeren üç gurup oluşturuldu. 1. ve 2. gruba gavaj yoluyla borik asit çözeltileri (1.7-9.0 mg /kg) verildi. Kontrol grubuna sadece su verildi. Tümör boyutları 8 hafta boyunca haftalık olarak ölçüldü. Düşük ve yüksek dozda borik aside maruz kalan farelerde tümörlerin boyutu sırasıyla % 25 ve % 38 azalmıştır. İki dozaj için serum PSA seviyeleri kontrol grubuna göre sırasıyla % 88.6 ve % 86.4 azaldı. Dolaşımdaki IGF-1 düzeyleri gruplar arasında farklılık göstermedi, ancak IGF-1'in tümörlerde ekspresyonu bor tedavisi ile önemli ölçüde azaldı.
      PSA, hem normal hem de kanserli prostat epitel hücreleri tarafından üretilen androjenle düzenlenmiş bir serin proteazdır (enzim) ve hala prostat kanseri için en yaygın olarak kullanılan serum markörüdür. Boronik asidin PSA aktivitesini inhibe ettiği gösterilmiştir.
      Rahim ağzı kanseri:
      Rahim ağzı kanseri dünya çapında kadınlarda en sık görülen ikinci kanser olmakla birlikte, Türkiye'de sadece dokuzuncu sırada yer almakta olup Avrupa ve Kuzey Amerika'dan 2 ila 5 kat daha düşüktür. Her ne kadar bu farkın nedenleri mutlaka sosyokültürel farklılıklar, nüfus temelli tarama programlarının eksikliği veya Türkiye'de daha düşük bir insan papilloma virüsü (HPV) prevalans oranı gibi faktörlerin bir kombinasyonunu içermesine rağmen, serviks kanseri insidansının düşük olduğu öne sürülmüştür. Türkiye'de bor bakımından zengin toprak ile ilişkilidir. HPV, serviks kanserinin ana nedenidir. HPV-16 ve HPV-18, tüm servikal kanserlerin yaklaşık % 95'ine neden olur ve bor, HPV'nin yaşam döngüsüne müdahale eder.
      Serin proteaz inhibitörleri, HPV E7 onkogeninin ölümsüzleştirme ve dönüştürme kapasitesini azaltır. Bor, insan vücudunda çoğunlukla serin proteaz inhibitörü olan borik asit formunda bulunur. Korkut ve arkadaşları , servikal kansere bağlı histopatolojik bulguların bor açısından zengin ve bor açısından fakir bölgelerle ilişkili olduğunu ortaya koyan araştırmalar yaptıktan sonra içme suyunda daha yüksek miktarda borun HPV dönüşümünü önlemeye ve serviks kanseri insidansını azaltmaya yardımcı olabileceğini öne sürdü.
      Bu çalışmada, bor bakımından zengin (472 kadın) ve bor fakiri (587 kadın) bölgede yaşayan sosyoekonomik durumu düşük 1059 kadın için servikal smearlarda advers sitolojik bulgu insidansı değerlendirilmiştir. Ortalama bor alımı, bor bakımından zengin bölgelerden kadınlar için 8.41 mg / d ve bor bakımından fakir bölgelerde yaşayan kadınlar için 1.26 mg / d idi. Bor açısından zengin bölgelerden hiçbir kadında serviks kanseri sitopatolojik belirtisi yoktu; bor fakiri bölgelerden 15 kadında sitopatolojik bulgular mevcuttu.
      Bor Alımı / Tamamlayıcı Öneriler:
      Bor normal insan beslenmesinin bir parçasıdır, ancak günlük alım, beslenmedeki çeşitli gıda gruplarının oranlarına ve topraktaki bor konsantrasyonlarına bağlı olarak büyük ölçüde değişir. Ortalama toplam bor alımı için bildirilen değerler : Amerika Birleşik Devletleri'nde 1,7 ila 7,0 mg / gün; Meksika'da 1,75 ila 2,12 mg / gün; Avrupa Birliği'nde 0.8 ila 1.9 mg / gün; Avustralya'da 2,16 ila 2,28 mg / gün; ve Kore'de yaklaşık 0.93 mg / gün olarak değişir. 
      Çeşitli, bitki-gıda açısından zengin bir beslenmenin yaklaşık 1.5 ila 3 mg / gün bor sağladığı tahmin edilmektedir. Bitki kaynaklı gıdalar, özellikle meyveler, yapraklı sebzeler, fındık ve baklagiller, bitki kaynaklı fermente edilmiş içecekler (şarap, elma şarabı ve bira) gibi bor bakımından zengindir. Ancak et, balık ve süt ürünleri zayıf kaynaklardır. Fıstık ve fıstık ezmesi, diğer fındık, kuru üzüm, şarap ve avokado da bor alımına en çok katkıda bulunanlardır.
      Bor için önerilen seviye yoktur, fakat üst alım seviyesi 20 mg/ gün olarak belirlenmiştir. 18 yaş ve üstü yetişkinler için yaklaşık 20 mg / gün olan tolere edilebilir bir miktardır. Dünyanın bor bakımından zengin bölgelerindeki sakinler üzerinde yapılan araştırmalar, 3 mg / gün kullanımın, çok uzak yan etki riski ile fayda sağlayacak bir miktar olduğunu gösterdi. Örneğin, Türkiye'de bir borik asit üretim tesisinde çalışan işçiler için günlük bor alımı ortalama 12.6 mg / gün olup, hiçbir olumsuz etkisi yoktur.
       
    • Yazan: bodydick
      Merhaba arkadaşlar, selamlar.
      2022 yılında yarışma yaptıktan sonra uzun bir ara sonrası küre tekrar başladım yüksek dozajlara çıkmadan testo(max600) bolde ( max450) gh 3iu ile cruise blast şeklinde 2 kere toplamda 8 aylık bir kür surecim  oldu  ilaçları tamamen kestim ve pct sürecine başlayacağım  yaptığım planlama hakkında bilgili hocalarım yanlış gördükleri yer varsa yardımlarını bekliyorum  kan testi sonuçlarım  bu şekildedir  cruise dönemlerini 100 mg enantat ile geçirdim 6 8 hafta bandında.
      PCT PROTOKOLÜM:
      10000 iu preglyn(1000 1000 gün aşırı) Preglyn bittikten sonra  30 gün klomen 50mg 30 gün tamoxifen 20mg  50 mg cinko  E vitamini Tablet(400 iu) D vitamini 1000 iu Magnezyum 300 mg Daa 1 tablet  Çaksir suyu 1 bardak
    • Yazan: kaaneth
      Merhaba hocalarım bundan 1 ay önce de konu açmıştım pct yapmayı düşünüyordum. Fakat tekrardan ilaç alıp almamak konusunda düşüncelerim vardı bu yüzden erteledim. Yaklaşık 1 yıldır sustanon 2 ml (500mg) testosteron aldım 1 ay kadar da rimobolan kullandım fakat baş dönmesi yaşadığım için ve bulmakta zorlandığım için rimoyu kesip testo ile devam ettim. Sonrasında 1.5 ay 125 mg haftalık sustanonla devam edip en sonunda da ilacı tamamen kesip 2 aydır hiç ilaç almadım. Başlarda çok ufak sertleşme problemi yaşıyordum fakat sonrasında asla sertleşme problemi yaşamadım. Bu 2 aylık süreçte ne arimidex ne de pct ilacına dair hicbir sey kullanmadım. Spor da yapmayıp beslenmeme de dikkat etmedim. Açıkcası vucudum hep diri kaldı biraz ağırlıklarım düşmüstü o kadar. Spermlerim gayet fazla ve libido olarak eskisi gibiyim. Extra tadafil cialis tarzı bir şey almıyorum sadece arada sırada çinko hapı alıyorum o da aklıma geldikçe. Bugün değerlerimi merak edip kan testi aldım ve sonuçlarım çıktı. Şu an pct yapmama sizce gerek var mı sistem nasıl durumda sizlere sormak istiyorum. Açıkcası pct yapmak istemiyorum çünkü herhangi bir sertleşme problemim yok ve pct ilaçlarınım ağırlığı beni korkutuyor. Testislerimi kontrol ettim boyutları kürdeyken bile çok küçülmedi. Bitkisel kür veya zma tarzı ürünler ile devam etmek pct ye göre mantıklı mı ya da ufak bir pct gerekir mi yardımlarınızı bekliyorum şimdiden teşekkürler.
       
    • Yazan: Powercı
      Arkadaşlar merhaba ben 16 hafta 250 mg sustanon kürü yaptım pct de pregnly bulamadığım için ovitrelle aldım.
      Yanında zma omega3 kullanıcam sizce oral östrojen baskılayıcı almalı mıyım ?

Copyright © 2010 Peptid Türkiye. Tüm hakları saklıdır.

5651 sayılı yasaya göre forumumuzdaki mesajlardan doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
Şikayet; info@peptidturkiye.com Adresine mail atıldığı taktirde, ilgili konu en geç 48 saat içerisinde kaldırılacaktır.


Tıbbi Sorumluluk Reddi / Yasal Uyarı! Bu sitede yer alan yazıların tümü, bilgi edinmek isteyen ziyaretçiler için hazırlanmıştır. Bu bilgiler, hiç bir zaman hastalık ve diğer sorunlara yönelik teşhis ve tedavi amaçlı olarak kullanılmamalıdır. Yazılar, sadece yazarların bilgilerini, deneyimlerini ve fikirlerini aktarmaktadır. İçeriği başkaları tarafından doğru ve geçerli bulunmayabilir. Sitede yer alan yazı ve resimlerin kopyalanması, her türlü kullanımı ve bilgilerin uygulanması sonucu doğan hukuki, ahlaki, mesleki, sağlık ve yaşamsal sorunlar sadece bu eylemi gerçekleştiren kişilerin sorumluluğundadır. Bunlardan dolayı ortaya çıkabilecek hiç bir sorundan site ve yazarları sorumlu kılınamaz. Doktorunuza Danışmadan sitede yer alan diyet veya benzerlerine başlamayınız.
×