Jump to content
  • Duyurular

  • Peptid Türkiye'ye HOŞ GELDİNİZ!

    Türkiye'nin ilk ve tek en kapsamlı peptid platformuna hoş geldin. Tüm özelliklerine erişmek için şimdi kaydolun. Kayıt olduktan sonra giriş yaptığınızda, kendi içeriğinizi göndererek veya mevcut içeriklere cevap göndererek bu platforma katkıda buluna bileceksin. Profilini özelleştirebilir, ödül puanlarınızı içerik yazarak toplayabilirsiniz, diğer üyelerle kendi özel gelen kutunuz üzerinden iletişim kurabilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz! Bu mesaj, oturum açtıktan sonra kaldırılacaktır.

  • Reklam

Önerilen İletiler

metinav    4.851

KOLEKALSİFEROL NEDİR ? 

D vitamini, kolesterolden elde edilen bir prohormondur.Derimizdeki dermis/epidermis tabakasında bulunan kolesterolün, güneş ışınlarının 290-310 nm dalga boyunda (UVB) dik gelmesiyle kolekalsiferole (D3) dönüşür.Bu açı her mevsimde ve günün her saatinde elde edilemediği için, eksikliği olabilmektedir.Bazı ülkelerde yaşayanlar D vitamininden oldukça fakir durumdalar.Bu eksikliği gıdalar yoluyla gidermeye çalışırlar.Gıdalarda D vitamininin özellikle D2 (ergokalsiferol) formu bulunmaktadır ve bunlar genelde bitkisel kaynaklardır.D3 (kolekalsiferol) formu nadirdir ve balık gibi, karaciğer gibi bazı dokularda bulunur.
 

D2 - D3 formu esas itibariyle pasif durumdadır.Vucutta işlevsellik kazanabilmesi için aktif forma dönüşmesi gerekir.D3 vitamini vucutta depolanabilir ve 3-4 aylık stok yapılabilir.
İlk önce karaciğerde kolekalsiferol işlenir ve 25 hidroksivitamin d (25 ohd) ye dönüştürülür.D vitamini testlerinde bakılan değer 25 ohd değeridir; bu form yarı aktif formdur.Genellikle, kanda olması istenen miktar 40-60 ng/ml dir.150 ng/ml üzeri toxic olarak kabul edilir.Kanda dengeli olmasından ve 12 gün gibi bir süre kalmasından dolayı testlerde bu değer bir fikir verir.

Bir sonraki adımda 25 hidroksikalsitiriol, böbreklerde 1 alfa hidroksilaz enzimiyle işleme tabi tutularak, son ürün aktif 1,25 dihidroksi vitamin D (1,25 ohd2) ye dönüştürülür.
D vitaminini karaciğer ve böbrekte dönüştüren enzimler sürekli kontrol edilir ve dönüşüm oranı kararlı hale getirilir.Paratiroid hormonları ile son form olan 1,25 ohd2 yani kalsitriol seviyesi ayarlanır.Aktif formun vucutta üretildikten sonra, kalma süresi 4-5 saattir.

Bazı hastalıklar ve organ yetmezlikleri gibi durumlar için, aktif formdaki D vitamininin ilaçları üretilmiştir.Bu ilaçlarla tüm bu işlemler atlanarak direkt hedefe ulaşılır...
İnsanların vucut metabolizmaları genetik olarak ve yaşadıkları çevre etkisiyle birbirinden farklıdır.Dolayısıyla farklı sonuçlar ve farklı sorunlar görülür.
Dünyada insanların özellikle kuzey yarım kürede yaşamaları, güneş ışınlarının dik açıyla geldiği günlerin sınırlı olması, kolesterolden fakir beslenme, kalsiferol dönüşüm enzimlerinin düşüklüğü veya baskılanması gibi bir çok faktörden dolayı, D vitamini eksikliği yaşanmaktadır !!!  Maalesef ülkemizde D vitamini eksikliği çok yaygındır...

D vitamini vucutta kalsiyum ve fosfor dengesini ayarlar.Kemikler ve dişler kalsiyum depolarıdır, aynı zamanda iskeletimizi oluşturan yapıtaşıdır.Vucutta kalsitriol sentezlendiğinde, bağırsaklardan kalsiyum ve fosfor başta olmak üzere bir çok mineral emilimi artar ve kemiklere taşınır.Aynı anda, kanda bulunan kalsiyumun böbrekler yoluyla atılımı baskılanır.Kanda kalsiyum eksikliği olduğunda, kemiklerden kalsiyum çözülmesini yine D vitamini sağlar.

Şimdiye kadar D vitaminini sadece kemikler için önemli diye düşünmüş olmanız mümkün, fakat kalsitriol hormonunun bağlandığı vdr reseptörleri kemikler dışında yaklaşık 30 farklı yerde daha bulunuyor.Bu da gösteriyor ki D vitamini aslında çok daha önemli ve hayati bir hormon.Kalsitiriol hormonunun böbrekten renin, pankreastan insülin, makrofaj ve lenfositlerden çeşitli antikor ve sitokinlerin salınımını ve kalp-damar düz kaslarının büyüyüp, çoğalmasını, farklılaşmasını düzenlediği bilinmektedir...

Kalsitriol : kemik erimesi, kanser, diyabet, kalp hastalıkları, norolojik hastalıklar, enfeksiyonlar, bağışıklık hastalıkları, yüksek kan basıncı gibi onlarca hastalığın tedavisinde koruyucudur.D vitaminine verilen tüm önem ve faydalar, kalsitriol formunundur.Dolayısıyla bu form vucudumuzda ne kadar düzenli ve yüksekse o oranda faydaları yaşarız.

Sporculara yönelik D vitamini yararları kısaca : dopamin, adrenalin, noradrenalin ve gaba yı arttırır.Sinir nöron koruyucu etkilere sahiptir.Parkinson ve dopaminerjik noron yıkımını azaltır.Östrojen sentezini (aromatazı) düşürür, testosteronu ve dht yi arttırır.Depresyonu azaltır, kilo vermeyi ve yağ yakımını kolaylaştırır, iltihabı azaltır, cilt sağlığını korur, alzheimeri önler/geciktirir, fibromiyalji ve kas yorgunluğundan koruyucudur.Kas gücünü ve boyutunu arttırabildiğiyle ilgili çalışmalar vardır.Özellikle eksikliğinde tip 2 kas tipinde atrofi yaşanmaktadır.İç organlarda yağlanmayı azaltıcı etkileri vardır...

Doğal yollarla vdr reseptörlerini arttırmak için egzersiz, omega 3, curcumin, resveratrol, e vitamini...kullanılabilir.Doğuştan vdr reseptörleri az ve yetersiz insanlar için sevindirici haber, dışarıdan D vitamini alımı ve güneşlenmek reseptör sayılarını da arttırmaktadır.Östrojen vdr aktivitesini geliştirir, bu nedenle kadınlarda otoimmün hastalıklar erkeklere göre 1/5 oranındadır...

Kalsitriolün dokularda bağlandığı vdr reseptörlerinin hassasiyetini düşüren ve bloke eden maddeler kısaca : kafein, kortizol, prolaktin, troid hormon yüksekliği ve bir çok virüs/bakteri kaynaklı hastalık...(özellikle mide ülseri yapan heliobakter pylori). Vdr reseptörleri, hücrelerde doğal olarak bulunan ve kalsitriolle etkileşime giren kapılardır.Vdr reseptörleri, kalsitriol bağlanmasıyla 2000 civarı geni aktif olarak etkiler.Bir örnek vermek gerekirse, güneş sayesinde oluşan kolekalsiferol (D3) ile, genlerimizin % 10 'u kontrol edilmektedir.D vitamini eksikliği igf-1 ve insülin çalışmasında bozukluklara yol açar.

Kalsitriol eksikliklerinde belirtiler, özellikler bacaklarda çarpıklık, dişlerde bozukluk ve çabuk çürüme, kemiklerde yumuşama ve kesitsel kayıplar, depresyon, kas ağrıları-fibromiyalji, düşük bağışıklık sisteminden dolayı sık hastalanma, yaraların yavaş iyileşmesi, saç dökülmesi vb. görülür.

D vitamininin aktif formunun faydaları yanında işlevsel zararları da vardır.Aslında bu zararlar direkt kalsitriolden kaynaklanmaz, etkilediği organların ortaya çıkardığı olumsuz durumlardır.Buna örnek, kanda kalsiyum fosfor ve diğer minerallerin artması (hiperkalsemi, hiperfosfatemi vb.) ve istenmeyen dokularda birikme yapması gösterilebilir.Damarlarda kireçlenme ve organlarda yumuşak dokularda sertleşme, böbreklerde taş, düzensiz atım ve kalp sorunları, kemik ağrıları, sıvı kaybı, fazla insülin salınımından pankreatit vb. durumlar yaşanabilir.

D vitamini kolekalsiferol formunda yağ dokularında depolanabildiği için, 18 yaş üzeri bireylerde günlük 10.000 üniteye kadar alımı güvenli kabul edilir.25 ohd formu ilaç müstahzarı ülkemizde bulunmamaktadır.Fakat aktif form olan 1,25 ohd2 fomunun ilaç müstahzarı vardır.Yaşlılar, obezler, hamileler, emilim bozukluğu olan kişiler, koyu tenli insanlar ve çeşitli baskılayıcı ilaç kullananların, kanlarındaki D vitaminini kontrol ettirmesi gereklidir.

D vitamininin kas gelişimine etkisi konusunda yapılmış bir çok araştırma vardır, ve sonucunda elde edilen verilerde eksiklik olanların gelişim hızlarının düştüğü yönündedir. Sporcuların D vitamininin önemini anlamaları ve eksiklikleri tamamlamaları gelişimleri açısından önem arzetmektedir.Konuyla ilgili bir çok link olmasına karşın bir kaçını eklemeyi uygun gördüm.

http://tijenacarkan.com/d-vitamini-449.html

http://turkishfamilyphysician.com/makaleler/derleme/d-vitamini-eksikligi-ile-ilgili-guncel-bilgiler/

https://www.havadiskibris.com/d-vitamini-hakkinda-hersey/

https://saglikliolalim.com/kalsitriolu-artirmak-ve-d-vitamini-reseptor-genini-aktive-etmek-icin-dogal-yollar/

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2129105/

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6021354/

https://sogacot.org/effects-of-vitamin-d-on-skeletal-muscle-and-athletic-performance/

  • Beğen 5
  • Vayyyy!! 4

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş


Asaletim    645

Güneş girmeyen eve doktor girer , mükemmel bilgilendirici yazınız için teşekkürler hocam :)

  • Beğen 1

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
Leepriest35    736
metinav, 51 dakika önce yazdı:

KOLEKALSİFEROL NEDİR ? 

D vitamini, kolesterolden elde edilen bir prohormondur.Derimizdeki dermis/epidermis tabakasında bulunan kolesterolün, güneş ışınlarının 290-310 nm dalga boyunda (UVB) dik gelmesiyle kolekalsiferole (D3) dönüşür.Bu açı her mevsimde ve günün her saatinde elde edilemediği için, eksikliği olabilmektedir.Bazı ülkelerde yaşayanlar D vitamininden oldukça fakir durumdalar.Bu eksikliği gıdalar yoluyla gidermeye çalışırlar.Gıdalarda D vitamininin özellikle D2 (ergokalsiferol) formu bulunmaktadır ve bunlar genelde bitkisel kaynaklardır.D3 (kolekalsiferol) formu nadirdir ve balık gibi, karaciğer gibi bazı dokularda bulunur.
 

D2 - D3 formu esas itibariyle pasif durumdadır.Vucutta işlevsellik kazanabilmesi için aktif forma dönüşmesi gerekir.D3 vitamini vucutta depolanabilir ve 3-4 aylık stok yapılabilir.
İlk önce karaciğerde kolekalsiferol işlenir ve 25 hidroksivitamin d (25 ohd) ye dönüştürülür.D vitamini testlerinde bakılan değer 25 ohd değeridir; bu form yarı aktif formdur.Genellikle, kanda olması istenen miktar 40-60 ng/ml dir.150 ng/ml üzeri toxic olarak kabul edilir.Kanda dengeli olmasından ve 12 gün gibi bir süre kalmasından dolayı testlerde bu değer bir fikir verir.

Bir sonraki adımda 25 hidroksikalsitiriol, böbreklerde 1 alfa hidroksilaz enzimiyle işleme tabi tutularak, son ürün aktif 1,25 dihidroksi vitamin D (1,25 ohd2) ye dönüştürülür.
D vitaminini karaciğer ve böbrekte dönüştüren enzimler sürekli kontrol edilir ve dönüşüm oranı kararlı hale getirilir.Paratiroid hormonları ile son form olan 1,25 ohd2 yani kalsitriol seviyesi ayarlanır.Aktif formun vucutta üretildikten sonra, kalma süresi 4-5 saattir.

Bazı hastalıklar ve organ yetmezlikleri gibi durumlar için, aktif formdaki D vitamininin ilaçları üretilmiştir.Bu ilaçlarla tüm bu işlemler atlanarak direkt hedefe ulaşılır...
İnsanların vucut metabolizmaları genetik olarak ve yaşadıkları çevre etkisiyle birbirinden farklıdır.Dolayısıyla farklı sonuçlar ve farklı sorunlar görülür.
Dünyada insanların özellikle kuzey yarım kürede yaşamaları, güneş ışınlarının dik açıyla geldiği günlerin sınırlı olması, kolesterolden fakir beslenme, kalsiferol dönüşüm enzimlerinin düşüklüğü veya baskılanması gibi bir çok faktörden dolayı, D vitamini eksikliği yaşanmaktadır !!!  Maalesef ülkemizde D vitamini eksikliği çok yaygındır...

D vitamini vucutta kalsiyum ve fosfor dengesini ayarlar.Kemikler ve dişler kalsiyum depolarıdır, aynı zamanda iskeletimizi oluşturan yapıtaşıdır.Vucutta kalsitriol sentezlendiğinde, bağırsaklardan kalsiyum ve fosfor başta olmak üzere bir çok mineral emilimi artar ve kemiklere taşınır.Aynı anda, kanda bulunan kalsiyumun böbrekler yoluyla atılımı baskılanır.Kanda kalsiyum eksikliği olduğunda, kemiklerden kalsiyum çözülmesini yine D vitamini sağlar.

Şimdiye kadar D vitaminini sadece kemikler için önemli diye düşünmüş olmanız mümkün, fakat kalsitriol hormonunun bağlandığı vdr reseptörleri kemikler dışında yaklaşık 30 farklı yerde daha bulunuyor.Bu da gösteriyor ki D vitamini aslında çok daha önemli ve hayati bir hormon.Kalsitiriol hormonunun böbrekten renin, pankreastan insülin, makrofaj ve lenfositlerden çeşitli antikor ve sitokinlerin salınımını ve kalp-damar düz kaslarının büyüyüp, çoğalmasını, farklılaşmasını düzenlediği bilinmektedir...

Kalsitriol : kemik erimesi, kanser, diyabet, kalp hastalıkları, norolojik hastalıklar, enfeksiyonlar, bağışıklık hastalıkları, yüksek kan basıncı gibi onlarca hastalığın tedavisinde koruyucudur.D vitaminine verilen tüm önem ve faydalar, kalsitriol formunundur.Dolayısıyla bu form vucudumuzda ne kadar düzenli ve yüksekse o oranda faydaları yaşarız.

Sporculara yönelik D vitamini yararları kısaca : dopamin, adrenalin, noradrenalin ve gaba yı arttırır.Sinir nöron koruyucu etkilere sahiptir.Parkinson ve dopaminerjik noron yıkımını azaltır.Östrojen sentezini (aromatazı) düşürür, testosteronu ve dht yi arttırır.Depresyonu azaltır, kilo vermeyi ve yağ yakımını kolaylaştırır, iltihabı azaltır, cilt sağlığını korur, alzheimeri önler/geciktirir, fibromiyalji ve kas yorgunluğundan koruyucudur.Kas gücünü ve boyutunu arttırabildiğiyle ilgili çalışmalar vardır.Özellikle eksikliğinde tip 2 kas tipinde atrofi yaşanmaktadır.İç organlarda yağlanmayı azaltıcı etkileri vardır...

Doğal yollarla vdr reseptörlerini arttırmak için egzersiz, omega 3, curcumin, resveratrol, e vitamini...kullanılabilir.Doğuştan vdr reseptörleri az ve yetersiz insanlar için sevindirici haber, dışarıdan D vitamini alımı ve güneşlenmek reseptör sayılarını da arttırmaktadır.Östrojen vdr aktivitesini geliştirir, bu nedenle kadınlarda otoimmün hastalıklar erkeklere göre 1/5 oranındadır...

Kalsitriolün dokularda bağlandığı vdr reseptörlerinin hassasiyetini düşüren ve bloke eden maddeler kısaca : kafein, kortizol, prolaktin, troid hormon yüksekliği ve bir çok virüs/bakteri kaynaklı hastalık...(özellikle mide ülseri yapan heliobakter pylori). Vdr reseptörleri, hücrelerde doğal olarak bulunan ve kalsitriolle etkileşime giren kapılardır.Vdr reseptörleri, kalsitriol bağlanmasıyla 2000 civarı geni aktif olarak etkiler.Bir örnek vermek gerekirse, güneş sayesinde oluşan kolekalsiferol (D3) ile, genlerimizin % 10 'u kontrol edilmektedir.D vitamini eksikliği igf-1 ve insülin çalışmasında bozukluklara yol açar.

Kalsitriol eksikliklerinde belirtiler, özellikler bacaklarda çarpıklık, dişlerde bozukluk ve çabuk çürüme, kemiklerde yumuşama ve kesitsel kayıplar, depresyon, kas ağrıları-fibromiyalji, düşük bağışıklık sisteminden dolayı sık hastalanma, yaraların yavaş iyileşmesi, saç dökülmesi vb. görülür.

D vitamininin aktif formunun faydaları yanında işlevsel zararları da vardır.Aslında bu zararlar direkt kalsitriolden kaynaklanmaz, etkilediği organların ortaya çıkardığı olumsuz durumlardır.Buna örnek, kanda kalsiyum fosfor ve diğer minerallerin artması (hiperkalsemi, hiperfosfatemi vb.) ve istenmeyen dokularda birikme yapması gösterilebilir.Damarlarda kireçlenme ve organlarda yumuşak dokularda sertleşme, böbreklerde taş, düzensiz atım ve kalp sorunları, kemik ağrıları, sıvı kaybı, fazla insülin salınımından pankreatit vb. durumlar yaşanabilir.

D vitamini kolekalsiferol formunda yağ dokularında depolanabildiği için, 18 yaş üzeri bireylerde günlük 10.000 üniteye kadar alımı güvenli kabul edilir.25 ohd formu ilaç müstahzarı ülkemizde bulunmamaktadır.Fakat aktif form olan 1,25 ohd2 fomunun ilaç müstahzarı vardır.Yaşlılar, obezler, hamileler, emilim bozukluğu olan kişiler, koyu tenli insanlar ve çeşitli baskılayıcı ilaç kullananların, kanlarındaki D vitaminini kontrol ettirmesi gereklidir.

D vitamininin kas gelişimine etkisi konusunda yapılmış bir çok araştırma vardır, ve sonucunda elde edilen verilerde eksiklik olanların gelişim hızlarının düştüğü yönündedir. Sporcuların D vitamininin önemini anlamaları ve eksiklikleri tamamlamaları gelişimleri açısından önem arzetmektedir.Konuyla ilgili bir çok link olmasına karşın bir kaçını eklemeyi uygun gördüm.

http://tijenacarkan.com/d-vitamini-449.html

http://turkishfamilyphysician.com/makaleler/derleme/d-vitamini-eksikligi-ile-ilgili-guncel-bilgiler/

https://www.havadiskibris.com/d-vitamini-hakkinda-hersey/

https://saglikliolalim.com/kalsitriolu-artirmak-ve-d-vitamini-reseptor-genini-aktive-etmek-icin-dogal-yollar/

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2129105/

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6021354/

https://sogacot.org/effects-of-vitamin-d-on-skeletal-muscle-and-athletic-performance/

Peki hocam D vitamini bazı kişiler kesinlikle k vitaminiyle alınması gerektiğini söylüyor sizce bunun önemi nedir ve bazi D vitamini içerikli vitaminler k vitamini yanında oluyor bu bir satış politikasımi acaba teşekkürler çok bilgilendirici olmuş

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
metinav    4.851
Leepriest35, 1 saat önce yazdı:

Peki hocam D vitamini bazı kişiler kesinlikle k vitaminiyle alınması gerektiğini söylüyor sizce bunun önemi nedir ve bazi D vitamini içerikli vitaminler k vitamini yanında oluyor bu bir satış politikasımi acaba teşekkürler çok bilgilendirici olmuş

Bu konuda iki ayrı görüs var, fakat ispat noktasında kesin bir durum yok. Sadece şunu söyleyebilirim, yüksek doz d vitamini alınmadığı sürece extradan k2 vitamini almaya gerek yok. Doğal yaşantımızda yedigimiz bitki ve yesilliklerin icerisinde gerekli k vitamini bulunuyor. K1 pihtilasma önleyici, K2 kalsiyum metabolizmasinda görev aliyor diye bir ayrıma tabii tutuluyor. K2 formu, k1 den sentezleniyor bagırsaktaki bakteriler yoluyla. Kisaca normal dozlarda beslenme yoluyla aldığımız k vitamini yeterli. Ama bir gün özellikle yüksek doz k2 vitamini alip denemek istiyorum. Realde bir fark olusturabilir mi bende merak ediyorum.Fark oluyorsa, böbrek taşı oluşturan bünyelerde k2 vitamini kullanmayı öneririm...

K2 de aynı Q10 gibi japon bir firmanın patentlediği üretim teknigiyle tüm dünyaya pazarlanıyor. Pazar olusturma çabalarına alet olmamak da lazım. 😃

 

  • Beğen 2
  • Vayyyy!! 1

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap

  • Etiket tabanlı benzer içerikler

    • Yazan: xStana
      Öncelikle herkese selamlar tahlilimde hidroksi vitamin d değerim 10ug altında değerde çıktı laboratuvar referans değeri 30ug+. 
       
      Bu sebeple sabah eczaneden devit 3 300.000uı ampul alıp enjeksiyon yapmayı düşünüyorum ama yarın aynı zamanda kürümün enjeksiyon günü. 
       
      Soruma gelecek olursak omzu kevgire çevirmemek adına aynı şırıngaya çekip vurabilirmiyim? Ek olarak Vuracağım değer mantıklı ve gerekli mi kür öncesi sonuçlarını aşağıya ekliyorum 
       
       


    • Yazan: metinav
      Merhaba arkaşadaşlar;
      Bir konuyu araştırırken önüme çıkan, ingilizce yazılmış ve türk araştırmacıların yaptığı fareler üzerindeki çalışmaya göre, anabolik steroidlerden en hafiflerinden biri olan rimobolanın vucuttaki femur ve humerus kemikleri üzerindeki etkileri, uzamayı durdurduğu yönünde sonuçlanmış.Buna göre daha büyümesi durmamış, kemiklerdeki plakları kapanmamış arkadaşlar umarım sağlıklarını riske etmezler artık...
      "Anabolik steroidlerin sporcular tarafından performanslarını artırmak için kullanıldığı ve birçok sağlık sorununa neden olduğu bilinmektedir. Bu çalışma, egzersizle birlikte metenolon enantat takviyesinin sıçanların kemikleri üzerindeki etkilerini analiz etmeyi amaçlamaktadır.
      Çalışma, Deneysel Tıp Araştırmaları Başkanlığı'ndan temin edilen 28 günlük 28 Wistar erkek sıçan ile gerçekleştirildi.Araştırma , Selcİngiltere Üniversitesi. Sıçanlar dört gruba ayrıldı: C (kontrol, n:6), E (egzersiz, n:7), M (metenolon enantat, n:7) ve ME (metenolon enantat+egzersiz, n:8). Metenolon enantat verilen gruplar için gerekli dozlar, sıçanların canlı ağırlıklarına göre haftalık olarak düzenlenmiştir. Sıçanların ön ve arka ekstremite kemikleri diseke edilerek humerus ve femur kemikleri kurutuldu. Her bir kemiğin uzunluğu, korpus kalınlığı, korteks kalınlığı ve medüller çap noktaları belirlendi. Sonuçlar ortalama±SD olarak sunuldu. Verilerin gruplar arası karşılaştırılmasında ANOVA ve Duncan testi kullanıldı. İstatistiksel anlamlılık eşiği p<0.05 idi. di. Femur uzunluğu C grubunda 32,46±0,29, E grubunda 32,60±0,64, ME grubunda 31,37±0,50 ve M grubunda 31,67±0,52 iHumerus uzunluğu C grubunda 26.42±0.28, 26.23±0 idi. E grubunda 59, ME grubunda 25,31±0,40 ve M grubunda 25,35±0,45. Femur ve humerus uzunluğu, metenolon enantat takviyesi (M ve ME) alan gruplarda diğer iki gruba göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha kısaydı (p<0.05). C, E, M ve ME grupları arasında korteks ve korpus kalınlıkları ile femur ve humerus kemiklerinin medullar çapları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p>0.05). Çalışma sonuçlarına göre metenolon enantat takviyesinin sıçanların femur ve humerus kemiklerinde erken epifiz kapanmasına neden olduğu ve bu kemiklerin boy uzamasını durdurduğu sonucuna varıldı. Ayrıca egzersizin metenolon enantatın bu olumsuz etkisini azaltmadığı bulundu. "
      https://dergipark.org.tr/tr/pub/tsed/issue/48519/555433

Copyright © 2010 Peptid Türkiye. Tüm hakları saklıdır.

5651 sayılı yasaya göre forumumuzdaki mesajlardan doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
Şikayet; info@peptidturkiye.com Adresine mail atıldığı taktirde, ilgili konu en geç 48 saat içerisinde kaldırılacaktır.


Tıbbi Sorumluluk Reddi / Yasal Uyarı! Bu sitede yer alan yazıların tümü, bilgi edinmek isteyen ziyaretçiler için hazırlanmıştır. Bu bilgiler, hiç bir zaman hastalık ve diğer sorunlara yönelik teşhis ve tedavi amaçlı olarak kullanılmamalıdır. Yazılar, sadece yazarların bilgilerini, deneyimlerini ve fikirlerini aktarmaktadır. İçeriği başkaları tarafından doğru ve geçerli bulunmayabilir. Sitede yer alan yazı ve resimlerin kopyalanması, her türlü kullanımı ve bilgilerin uygulanması sonucu doğan hukuki, ahlaki, mesleki, sağlık ve yaşamsal sorunlar sadece bu eylemi gerçekleştiren kişilerin sorumluluğundadır. Bunlardan dolayı ortaya çıkabilecek hiç bir sorundan site ve yazarları sorumlu kılınamaz. Doktorunuza Danışmadan sitede yer alan diyet veya benzerlerine başlamayınız.
×