zubonk

Akne oluşumunda rol oynayan birçok faktör olsada; akne, genel olarak hormonal bir sorundur. Kür içerisinde androjenik sirkülasyonun artması ile sebase bezlerde hücre büyümesi eşliğinde artan sebum üretimi sebebiyle oluşmaktadır. Fakat bazı durumlar da karaciğere aşırı yüklenildiğinde, özellikle toksik etkisi yüksek olan oral steroid kullanımlarda (anadrol, dianabol, halotestin gibi) da akne problemleri yaşanmakta ki genel olarak akne, karaciğer kaynaklı bir sorun değildir. ALT ve AST değerleri kontrol edilerek enzimlerin durumuna göre günlük 900-2400mg Asetilsistein kullanımı düşünülebilir. İleri seviye karaciğer sağlığı gerekliyse, Tudca kullanımı düşünülmelidir. Örnek: Günlük 250-1000mg Tudca, 900-1200mg Asetilsistein gibi. ASETİLSİSTEİN: Bir aminoasit olan L-sistein'in N-asetillenmiş türevi olup normal de mukolitik olarak kullanılır. Bizi asıl ilgilendiren kısmı ise glutatyon üretilmesine izin vermesi. Glutatyon sayesinde antioksidan etkileri kaçınılmazdır (Glutathione, karaciğer ve akciğer de üretilen doğal bir antioksidan). Doğadaki bilinen en iyi antioksidandır diyebilirim. Genel etkileri: - KOAH semptomlarını azaltıcı eskisi vardır. - Kurşunun yan etkilerini hafifletir. - Akne oluşumunu engellemede etkilidir. Asetilsistein, yağ bezlerinin sayısını azaltmada ve cilt doku bozukluğunu düzenlemede etkili sonuçlar doğurmaktadır. - Nikotin, Esrar, Kokain bağımlılığından tutun vücudun her tür noktasına faydası vardır. - Dopamin salınımını arttırma eğilimindedir. - Anksiyete gibi kişinin yaşam kalitesini ve kür verimini düşüren sıkıntılı bir sürecin önlenmesinde fayda sağlamaktadır (özellikle trenbolone kürlerinde kullanımını tavsiye ederim). - Akciğer, böbrek ve karaciğer sağlığı. TUDCA: Safra kesesinde üretilen safra tuzu. Karaciğer için oldukça faydalıdır. Ek olarak SİLYMARİN (DEVE DİKENİ) kullanımı da karaciğer enzimlerinin düşürülmesinde rol oynamaktadır. Aynı şekil de ENGİNAR tüketimi de önemlidir. HİJYEN-TEMİZLİK: Bir başka etken, hijyen konusu. Artan sebum salgısını azaltmak adına cilt temiz tutulmalıdır. - Cildinize uygun temizleme jelleri/sabunları ile cilt üzerindeki fazla yağ temizlenmelidir. Aşırıya kaçınılmamalı. Gereğinden fazla temizlemek cildinizi daha hassas bir hale getirebilir. - Cilt yağlanması fazlaysa günde iki kez duş almaya çalışın. - Ara ara solaryum yapılabilir. Akne üzerinde kurutucu etkisi var. Fakat abartılırsa tam ters etki yapabilmektedir. - Deniz suyu kullanılabilir (özellikle yüz bölgesi için). - Çarşaflarınızı rutin olarak değiştirmeyi unutmayın. - Antrenman da artan ter salgısı da cilt yağlanmasını arttırabilir bu yüzden uzun süre terli kalmayın. Antrenmanda benchlerde kullandığınız havluyla sürekli yüzünüzü silmeyin. - Beslenme ve akne ilişkisi hakkında bir çok araştırma vardır fakat hala kesin bir sonuç yoktur. Yine de şekerli, yağlı ve glisemik indeksi yüksek besinler akne oluşumunda etkili sayılabilecek unsurlardır. Ayrıca süt ve süt ürünlerinin aşırı tüketimi de akne oluşumunda rol oynayabilmektedir. BİTKİSEL VE VİTAMİN DESTEKLERİ: A VİTAMİNİ: Sebum salgılanmasını azaltıcı ve sivilceleri tedavi edici özelliği bulunmaktadır. Ayrıca anti-aging etkisi olan bir vitamindir. Roacutanne gibi akne tedavisinde kullanılan ve en iyi sonucu veren izotretinoin içerikli ilaçların öncüsü bir vitamindir. B5 VİTAMİNİ: Pantotenik Asit olarak da bilinen B5 vitamini, hormonal aknede de dahil olmak üzere cildin ürettiği sebum veya yağ miktarını azalttığı için hormonal sivilcelerin tedavisinde etkilidir. RESVERATROL: Trans-resveratrol başta üzüm olmak üzere pek çok farklı bitkide varolan doğal bir fitoaleksindir. Akne mekanizmasının sinyalizasyonunu indirgemektedir. Propionibacterium acnes, cildin normal florasında bulunan bir bakteridir. Akne oluşumunda etkilidir. Resveratrol ise bu bakteri üzerinde anti bakteriyel etki sağlamaktadır. KROM: Hormonlarımızı dalgalanma ve hormonal sivilceleri önlemeye yardımcı olacak kan şekerinin düzenlenmesi için krom gereklidir. Krom ayrıca, akneye de sebep olan bakterilerin cildimizde yayılmasını da önleyecek antibakteriyel özelliğe sahiptir. B3 VİTAMİNİ: Niasin olarak da bilinen B3 vitamini, en güçlü anti inflamatuar içeriklerden biridir. Akneye bağlı kızarıklığın baskılanmasında çok etkilidir. BİYOTİN: Biotin, hormonal akne problemlerinde diğer B vitaminleri ile sinerjik olarak çalıştığı ve cildimizi koruyan yağ asitlerinin oluşmasında gerekli olduğu için, sivilce önlenmesinde önemli bir vitamindir. SELENYUM: Selenyum, akneye sebep olan bakterilerle savaşarak bağışıklık sistemimizi desteklemeye yardımcı olan güçlü bir antioksidandır. KOENZİM Q10: CoQ10, sivilce kaynaklı lekeler dahil birçok cilt problemlerini iyileştirmeye yardımcı etkiye sahiptir. Bir antioksidan olarak, hücre hasarını önler, cilt hücrelerini yeniler ve kırışıklıkların ve ince çizgilerin görünümünü azaltır. ÇİNKO: Anti-inflamatuar ve pro-enflamatuar enzimleri, örneğin desatürazları veya lipoksijenazları etkileyerek önlediği bilinen minerallerdir. Sebum üretimini azaltıcı etkisi vardır. D VİTAMİNİ: A vitamini ile birlikte keratinosit dediğimiz derinin en üst tabakasında hücresel çoğalmayı azaltıcı etkisi bulunmaktadır. Vitamin D3, cildin daha pürüzsüz görünmesine, inflamasyonu azaltmaya yardımcı olur. ANDROGEN-DHT ETKİSİ / İNHİBİSYONU VE İZOTRETİNOİN KULLANIMI: Öncelikle izotretinoin kullanımından bahsedelim. İZOTRETİNOİN: İsotretinoin, kistik akneyi ve diğer ilaçlara karşı dirençli olduğu görülen akneyi tedavi etmek için kullanılan güçlü bir ilaçtır. İsotretinoin, retinoid’dir (A vitamini formu). Akne oluşumuna etki eden genel dört faktör vardır: - Fazla yağ üretimi - Tıkanmış cilt gözenekleri - P. acnes - İltihaplanma Tümüyle savaşan tek ve en etkili akne tedavisidir. İsotretinoin içeren ilaçlar; Roaccutane, Zoretanin, Aknetrent, Acnegen. Kür içerisinde yüksek androjen nedeniyle artan yağ salgısı, bakteri oluşumu ve iltihaplanmayı önlemek adına kullanılabilir. Kullanım önerime geçmeden önce size bu ilaçla ilgili olan yan etkilerden bahsetmem gerekiyor. Daha doğrusu özellikle bizi ilgilendiren yan etkilerinden. Çünkü ilaç öyle bir ilaç ki yan etki prospektüsü ile kitap yazılabilir. Kür içerisinde kullanıldığında, doza, kullanım sıklığına ve kişiden kişiye değişmekle birlikte bizi ilgilendiren asıl yan etkileri: - Eklem ve Kas Ağrıları - Yüksek Kolestrol Seviyeleri - Artan Karaciğer Enzimleri - Kırmızı Kan Hücrelerinde Azalma (yorgunluk, zayıflık, solgunluk vb.) - Beyaz Kan Hücrelerinde Azalma (sık sık hastalanma) - Anksiyete Ek olarak cilt kuruluğu yapmaktadır. Bu nedenle sıvı alımı önemli ve cildiniz hassaslaşabileceği için lekelenme gibi problemler yaşanmaması adına aşırı güneşden korunmak, gerektiğinde güneş kremi de kullanılmalıdır. Kür içerisindeki izotretinoin kullanım önerisi: Kişinin steroidlerden kaynaklı yağ salgısındaki artış durumuna göre günaşırı veya üç günde bir 10mg alım yapılması tüm komplikasyonların önüne geçmek için yeterli olacaktır. Tedavi dozu günlük 30-50mg olduğu düşünüldüğünde harici kullanım olarak üç günde bir 10mg alımı yan etkiler bazında oldukça düşük olacaktır, hatta hissedilmeyebilir bile. Yine de önlem olarak özellikle karaciğer enzimleri ve kolestrol seviyeleri kontrol edilmelidir. Karaciğer için NAC (N-Acetlycystein) ve TUDCA kullanılabilir. ASETİLSİSTEİN günlük 900-2400mg TUDCA günlük 250-1000mg Kür de oral steroid yoksa sadece NAC yeterli olacaktır. Kolestrol için B3 vitamini ve Omega-3. Kalp ve tansiyon için CoQ10 kullanılabilir. ANDROGEN/DHT DÖNÜŞÜMÜ: Genelde steroid döngülerinde hormon kaynaklı akne sorunu şu sebeplerden oluşmaktadır: - Androjenik ilaçların sebase bezlerde ve sebum üretiminde artış sağlaması. - Kür içerisindeki yüksek Androjenin, DHT dönüşümü ile ciltteki reseptörlere bağlanması ve kendisi DHT olan roidlerin kullanılması. Peki bu sebeplerden kaynaklanan akneye nasıl bir çözüm üretilebilir? BETA SİTOSTEROL: Bitkilerden elde edilir. Meyveler, sebzeler, kabuklu yemişler ve tohumlarda bulunur. Kullanımı, hem tek başına hem diğer benzer fitosterollerle beraber kullanıldığında kandaki kolesterol seviyesini indirir ve bazen hiperkolesterolemi tedavisinde kullanılır. Kolestrol yararı bir tarafa dursun. İspatlanmamış olsada prostat büyümesi sonucu idrar rahatsızlığı ya da iyi huylu prostat hiperplazisinde de faydalıdır. Fakat DHT üzerinde bir nevi inhibe edici özelliği nedeniyle evet saç dökülmesi ve DHT kaynaklı akne gibi problemleri hafifletmeye yardımcı olsada DHT, erkek için özellikle cinsel anlamda son derece önemlidir. Libido kaybı ve erektil disfonksiyon gibi yan etkileri kanıtlanmamış olsa da kesinlikle kür haricinde kullanılmamasının altını çiziyorum. SAW PALMETTO (SABAL MEYVESİ): Saw Palmetto'nun sağlığa yararları oldukça fazladır. Sabal meyvesi özellikle kronik öksürük ve sindirim problemlerinde tavsiye edilmektedir. Prostat büyümesinde ve idrar yolları iltihaplanmalarında kullanımı yaygındır. Saw Palmetto, prostattaki dihidrotestosteron miktarını azaltan yağ asitleri içermektedir. Bu asitler aynı zamanda iltihabı azaltarak, prostat büyümesini engeller. Yine beta sitosterol gibi DHT dönüşümünü inhibe-azaltıcı etkisi sebebiyle kür harici kullanılmasını tavsiye etmiyorum. Bitkisel önlemler haricinde daha kararlı bir inhibisyon isteniyorsa, Finasteride kullanımı yapılabilir. Aynı şekilde Beta Sitosterol ve Saw Palmetto da söylediğim gibi DHT bloklanması sebebiyle kür içerisindeki kullanımı dışında harici kullanımlardan kaçınılmalıdır. FİNASTERİDE: Finasterid, testosteronu dihidrotestosterona (DHT) çeviren tip 2, 5-alfa redüktaz enziminin inhibitörüdür. Prostat ve saç dökülmesi konularında tedavi amaçlı kullanılmaktadır. Genetik olarak ciltteki Androjen ve DHT reseptörleri fazla olan kişilerde Androjenlerin, DHT dönüşümünü belli oranda inhibe etmek bir çözüm olabilir. Kür içerisindeyken düşük doz da finasteride kullanımı (1 mg) , Androjenlerin 5 Alfa Redüktaz enzimi ile DHT'ye dönüşümünü belli oran da inhibe ederek DHT kaynaklı akne oluşumu engellenmiş olur. Kür sonrası tedavi dönemindeki yaşanan akne sorununa gelecek olursak: Tedavi sürecindeki yüksek dozda ve uzun süre HCG kullanımları başta olmak üzere klomen kullanımınında da aromatize yolu ile östrojen seviyelerinde yükselmeler, dalgalanmalar oluşturmaları sonucu testosteron ve östrojen hormon dengesizliği sebebiyle akne problemi yaşanabilmektedir. Bu nedenle bu dönemde anlık/günlük yüksek dozlardan kaçınılmalı, aksi taktir de bir aromataz inhibitörü düşük dozda bu sürece dahil edilmeli. AI tercihi olarak eğer nolvadex/tamoksifen varsa Aromasin kullanılmalıdır. Nedeni, Arimidex ile Tamoksifen kullanımı, bu iki ilacında etkisizliği sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Tek seferde 5000iu HCG ve 50mg+ üzeri klomen alımlarından kaçınılmalıdır. Ek olarak akne için testosteron-östrojen dengesi sadece tedavi döneminde değil, kür boyuncada kontrol altına alınmalıdır.

bir de güncel formunu fotoğraflarla paylaşabilirsen daha doğru yardımcı olabilirim. ama genel anlamda şunu bilmen yeterli daha önce steroid kullanmamış birine yüksek dozlar verilirse eğer vücudunun vereceği tepkiye göre ilerlemek adına doğru bir hareket yapılmamış olur. çünkü her genetiğin bu tür ilaçlara vereceği tepki farklı olabiliyor. bu da yaşanılmadan anlaşılamayan bir mevzu. eğer başlanacaksa olabildiğince minimum dozlarda başlanmalı ki ona göre doz ayarı yapılsın. ilk kür olarak en dengeli roid seçimi ve doz aralığı only testosteron 250 mg 500 mg aralığında başlamanızı tavsiye ederim. 250 mg olarak 10-12 hafta başlayıp kürü bitirebilir veya kürün belli bir noktasında 500 mg çıkılabilir. yan ürün olarak da tbol benim gözümde yetersiz ve çok da gerekli bir roid değil. oxandrolone (anavar) olabilir, günlük 30-40 mg gibi. ayrıca 250 mg sonuna kadar dolu orijinal bir testosteron ile 250 yazıp içeriği 40-50 mg olan bir testosteron kıyaslanamaz ki piyasadaki çoğu satıcı boş veya yetersiz ürünlerden para kazanıyor. dikkat etmek lazım.

kendin hakkında daha fazla bilgi vermelisin. spor geçmişin, beslenme-antrenman bilgi düzeyin ve en önemlisi alt yapın mevcut mu? bu şekilde direkt bir cevap ile yanlış bir karar veriyor olmana yardım veya yanlış ellerde harcanıyor olmana destek olabiliriz. bu söylediğimi dikkate almanızı tavsiye ederim. yoksa kimi genetik varyasyonlar 250 mg gibi bazılarına yetmeyen nispeten düşük dozajlara bile oldukça güzel tepki verebiliyorlar. ayrıca enjeksiyon tecrübesi olmayan birinin kesinlikle internetten birkaç video seyredip kendi üzerinde risk alıp denemesini tavsiye etmiyorum. bu iş ağrı kesici enjeksiyonuna benzemiyor maalesef. tek hata size sonucu üzücü olaylar yaşatabilir. her şey tamam iş enjeksiyona kaldıysa bilen birinden iyice öğrenilip yapılacaksa o zaman yapılmalıdır.

merhabalar, biraz geç bir dönüş olacak ama yinede gördüm mesajınızı cevap vermek istedim. aslında basitçe anlatmak gerekirse, tren size “ben senin glikojen depolarını sömüreceğim. hemde öyle böyle değil eğer benden verim almak istiyorsan karbonhidratı dengeli yükle!” yoksa gerçekten tren kürleri gelişim (büyüme) amacı ile kullanıldığında hüsran oluyor. define amacı ile kullanılacaksa karbonhidratı ne çok ne az almalısın bunuda vücudunun verdiği tepkiye göre yönlendirmelisin. mesela krampların var demek ki karb yetmiyor, arttır. tansiyon, kan basıncın arttı, azalt gibi. ayrıca şunuda belirteyim bir kez daha trenbolone ilacı ister kısa ister uzun ester olsun ben her zaman define olmak adına kullanılması gerektiğini düşünen biriyim. direkt olarak büyüme amaçlı kullanımı için uygun bir ilaç değil ama kullanılır mı kullanılır. bunun içinde karbonhidratı dediğim gibi yüksek almak gerekiyor bu da insülin artışı, tansiyon, kan-damar problemleri riskini arttırıyor. bu sebeple prof bir ilaçtır ve ilk kürde kullanılmaz diyenlere “ilaçları kademe kademe kullanman gerekiyor çünkü sonra verim alamassın” cümlesine katılmamakla beraber ilk kürlerde kullanılmasını ben tecrübesizlikten dolayı önermiyorum. yoksa birçok steroid uygun planlanırsa hem define hem bulk adına kullanılabilir. mesela deca... bu bilgilerle sorduğunuz soruyu direkt cevaplamaktansa ön bir bilgi vermek istedim. bildiğiniz bilmediğiniz bir şeyler olabilir diye sorunuzuna gelirsek eğer tabii ki supplement ile destekleyebilir ve verimi arttırabilirsiniz. ama dediğim gibi trenbolone kürlerinde net bir gramaj verilemez, kontrollü bir şekilde gramajları arttırıp, azaltmak gereklidir. son olarak tren kürlerinde beyaz pirinç tabii ki kullanılır kullanılmaz demiyorum ama tatlı patates kesinlikle önerimdir en az 1 öğüne büyük boy ekleyin özellikle antrenman sonrası. bir de tren kürlerinde karbonhidratı kan şekerini bir anda yükselten ve çabuk düşüren glisemik indeksi yüksek gıdalar yerine GI değeri orta seviye olan besinlerden almaya çalışın.

Yazdıklarımı tam olarak anlamadın herhalde. Şu an bekleme zamanın değil. Beklemeden hemen bir kan testi yaptır. Durumuna göre tekrar PCT uygulamamız gerekebilir ki testisler ufaldı diyorsun ve yapmış olduğun yetersiz tedavi ve tekrardan sentetik kullanman doğrultusunda tedavi yapmamız gerekecek yüksek ihtimalle. Kan testini bekliyorum...

Şimdi şöyle başlamak lazım. Bahsettiğin süreler çok kısa ve yetersiz. PCT zaten doğru zamanda ve doğru şekilde yapılmamış. 1-2 ay da düzeltilseydi her şey zaten şu anda bu forum sitesine ihtiyaç duyulmazdı bu tarz konularda ki birçok başlık mevcut maalesef. Nedeni ise büyük oranda doğru yapılmayanlardan kaynaklanmakta. Paylaşmış olduğun görseldeki kan sonuçların yanıltıcı olabilir çünkü tekrar sentetik testosteron almışsın vücuduna; fakat zaten LH ve FSH açılmadı demişsin ki açılmadığını düşünmeni sağlayan değer aralığı nedir bilemiyorum ama yine de yetersiz bir PCT yapmışsın. Bu sebeple kısa ester propionatı en son ne zaman enjekte ettiysen 1 hafta sonra bir test daha ver sonuçlara göre PCT öncesinde HCG veya sadece SERM kullanacağız. Bir diğer husus da testisler hakkında sorduğun soruyla alakalı. Testisler kür sonrası eğer kür de çok uçuk hatalar yapılmaz ise sonrası yavaş yavaş düzelir. Uçuk hatalar veya aşırılık yapılsa dahi tam olarak %100 formuna dönmesede büyük oranda geri döner. Sperm üretimi ve kalitesinden bahsediyorum. Uygulayacağımız tedavi ve yerine koyma protokolü için testis durumunda önemli. Testislerin boyutu ve sertlik durumu ne durumda? Anormal bir küçülme söz konusu mu? Fiziksel özellikleri bir yana en önemlisi de testislerde minimum LH ile maksimum testosteron üretimini yakalamak. Bunları da test sonuçlarından sonraki tedaviden sonra göreceksin. Hepsi sırasıyla ve her şey yoluna girecektir. Sadece dikkatli ve sabırlı olmak gerek. Tüm yapılması gerekenleri yaptıktan sonra mental olarak güçlü olup beklemek ve beslenme olarak yeterli, yardımcı doğal destekler ile beraber yola devam etmek gerekecek. Eklemek istediğim bazı bilgiler var; HCG bir PCT ilacı olarak görülmemelidir. HCG, gerektiğinde bir PCT geçiş sürecidir. Amacı testisleri çalışır duruma getirmek ve sinyali doğru dozda, doğru şekilde verebilmeyi sağlamaktır. Asıl PCT, SERM kullanmakta yatıyor. En bilinenleri; Klomen ve Nolvadex gibi. Bu ilaçlar sizin doğal üretiminize destek olup kalıcı olmasına zemin hazırlayacak ve bu süreç kısa kesinlikle olmamalıdır. Total testosterondan daha değerlisi free yani kanınızdaki %2'lik bir kısmı olan serbest testosterondur. Bu sizin kas geliştirmenize, yağ yakmanıza, cinsel performansınıza kadar size şekil veren yegane testosterondur. Geri plana atılıyor. Her kan testinizde bu hormona baktırın. Ayrıca; Albumin, SHBG ve Kortizol hormon testlerinide yaptırın ki neyin nerede olduğu anlaşılsın. Tekrardan bu yaptırdıklarına ek olanlarla beraber bir kan verip değerlerine baktırman ve burada paylaşman gerek.

Özet olarak PCT yaptın ve düzeltemiyorsun. Öncelikle yapmış olduğun PCT'i yaz. Aralık sonunda kürüm bitti demişsin. 1 ay kadar olmuş biteli ve nasıl bir PCT uyguladın ki recovery olmayı bekliyorsun bu kısa zamanda ki beklemeden üzerine sentetik kullanmışsın tekrardan? Ek olarak nolvadex kandaki östrojeni bloke etmez. Sadece göğüs dokusundaki östrojeni durdurur. Uygulamış olduğunuz tüm protokolleri yazınız, yardımcı olacağım. Son steroid kürü ve yapılan PCT vs?

İşin anlattığına göre kalori yakan bir iş. Metabolizma hızında göz önüne alındığında yapılacak pek bir şey yok. Ya işini değiştireceksin ki pek mümkün olacağını sanmıyorum. Ya da iş içerisinde 2 saatte bir yemek yiyeceksin bol kalorili, karbonhidratlı. Total testosteron, Free testosteron, LH, FSH, E2, Prolaktin, Progesteron, SHBG bunlar baktırman gereken testler. Ayrıca ALT, AST, Toplam kolesterol, HDL, LDL, BUN, Kreatinin gibi değerlerinede baktırmanda fayda var, bir tahribat söz konusu ise müdahale etmek adına. Doktora özel olarak bir şey demene gerek yok. Sonuçta seni sen yapan şeyleri merak edip öğrenmek istiyorsun. Sonuçta ilaç yazdırma gibi bir isteğin yok değil mi? Bu değerlere bakmak istemek en doğal hakkın. Direkt ben sporcuyum ve bu değerler benim için önemli, kontrol ettirmek istiyorum dersin. Tabii devlet hastanesinde ki bazı doktorlarımız tuhaflar gerçekten eğer sorun yaşayacağını düşünüyorsan yada kendini güzel ifade edemeyeceğini özel hastanelerde sorunsuz direkt bugün canım Luteinizing Hormon değerime baktırmak istedi diyip yaptırabilirsin. Dahiliye (iç hastalıkları) veya Üroloji de yaptırabilirsin. Rica ederim. Bilgi sahibi olduğum konularda elimden geldiğince herkese yardımcı olmaya çalışıyorum. Allah sizden razı olsun Sana bir tavsiyem daha eğer birilerine kendini teslim ediyorsan o kişi saygı duyabileceğin ve samimiyetinden emin olduğun biri olsun. Sonuçta hem maddi hem manevi ve en önemlisi sağlığın söz konusu.

+6 kg demişsin söylenince güzel geliyor ama görsel olarak çok fazla hacim almamışsın gibi. Bu demek değil ki verimli geçmemiş sadece senin vücut metabolizma aktifliğin fazla bu sebeple maksimum karbonhidrat yüklemen gerek vücuda ve kullandığın ilaçların %100 etki verdiğini yani verimli ilaçlar olduğunu düşünmüyorum. Her şeye rağmen yine de öncelikle tebrik ediyorum. Bundan sonra yapman gereken uygun bir PCT protokolü uygulayıp yeterli dinlendikten sonra eğer devam edeceksen sana uygun ve kaliteli ilaçlarla devam etmeni tavsiye ediyorum. Eczane ve bu site haricinde hiçbir kaynak-kanal dan ilaç temin etmeyin lütfen. Eğer ki sağlığınızı ve emek verip kazandığınız paraları düşünüyorsanız merdiven altı, içeriği ne olduğu belli olmayan ilaçları hayatınızdan çıkarın. Ayrıca görseldeki uyguladığın PCT mi? Eğer öyleyse neden sadece nolvadex tercih ettin paylaşır mısın? Testis atrofisi, LH, FSH, E2, Prolaktin, Progesteron, Total testosteron, Free testosreron, SHBG, ALT, AST, Toplam kolesterol, HDL, LDL bu gibi durumların hakkında bilgi verebilir misin? Hiçbir değer ve testis durumu kontrol edilmeden PCT başlanmamalı. Böyle yaptın demiyorum eğer böyleyse tabii.

Değerlerinden anladığım kadarıyla kürdesin şu anda. E2 oldukça düşük seviyede evet libido problemin büyük ihtimal ile düşük östrojenden kaynaklanıyor. E2, erkek için öyle kritik bir değer ki tam olarak referans aralığında olması gerek. Arimidex, aromasin gibi aromataz inhibitörleri kullanıyorsan bırak, zamanla düzelecektir. Rica ederim. Çok normal durumlar bunlar. Kafana takacak bir şeyin yok merak etme. Çok çok saçmalamadıkça bu tarz kürler ile kalıcı sorun yaşamak imkansıza yakın zamanla düzelecektir sen psikolojine ve destek takviyelere öncelik ver yeterli. Ayrıca o testleride yaptır bir bakalım onlarada.

Deca demek pek doğru olmaz genel olarak kür sonrası normal olan yan etkiler bunlar. Zamanla düzelecektir. Ekstrem durumlar hariç standart halini alması en fazla 1-2 sene sürer. Destek olmak için günlük 5-10 gr arjinin, voonka vonvia 2 kapsül, keçiboynuzu özü, D3 vitamini, E vitamini ve çinko gibi takviyeleri kullanmak kafi. Ereksiyonda dalgalanmadan kastın libido, haz duygun varda mı ereksiyon sıkıntısı yaşıyorsun yoksa genel isteksizlik hali mi mevcut ki senin şu anda testosteronun yüksek gözüksede düşüş halinde olacak ayrıca doğal üretimin oldukça düşük seviyede bunlar zamanla düzelecek acele etme, sadece psikolojini yüksek tut gerisini zamana bırak ve zorlama. Biliyorsun ki stres testosteronun libidonun en büyük düşmanı. Ek olarak bir de stres hormununu yani kortizolü kontrol altına almak adına günlük 3-4 gr C vitamini kullan. Kendim hammaddesini kullanıyorum, oldukça uyguna geliyor. İlaç kullanmayan ve kortizolü baskılayıp testosteronu arttırmak isteyen kişilerin kullanması oldukça yararlı bir vitamin ve tabii ki kür sonrası da aynı şekilde. Son olarak serbest testosteron ve DHT, sonucunu göremedim bu çok önemli libido (DHT) ve kas gelişimi (Free Testosteron) adına.

Tamam dediğim şekilde PCT uygulamaya devam et 4-6 hafta daha düzelecektir.

HCG'i klomen ve nolvadexe geçmeden mi kullandın yoksa beraberinde mi ve ne dozda ne kadar süre ile kullandın? Eğer ki testislerde bir problem yok diyorsan boyut, sertlik vs olarak sıkıntı yok. Ama senin şöyle bir problemin var galiba total testosteronunu düşürmek istiyorsun şimdi son enjeksiyondan sonra 1 ay beklemişsin zaten sentetik testosteron etkinliğini yitirmiş normal referans aralığına çok rahat girmiştir testosteron seviyen. Yani PCT başlamak için iyi bir süre. Nolvadexten ziyade klomen de hatırı sayılır bir testosteron artışı sağlar. Beraberinde kullandığın takviyeler ile de destek olmuşsun, gayet iyi. Dediğim gibi yazının başında sorduğum soruya cevap verirsen eğer bir yanlış uygulama söz konusu değilse klomen ve nolvadexe devam etmen gerekir. Doğal üretimin düşük seviyelerde LH ve FSH daha fazla desteğe ihtiyacı var gözüküyor. 4-6 hafta daha kullan. Son haftalar dozları yarı yarıya düşür 25 mg klomen, 20 mg nolvadex gibi. E2 artışın söz konusu dediğim gibi klomen de yapabilir bunu. Nolvadex de kullandığın için E2 düşürmek için arimidex almamalısın, yeterli çalışmayacaktır. Aromasin alıp nolvadexle beraber sinerjik bir etki alır, E2 seviyeni normale çekip, aromatazı da arimidex gibi engellemek yerine bir daha aromatize olana dek yok edersin. İki günde bir yarım tablet alman yeterli olacaktır.

Büyük ihtimal zamanlaman kötüydü. Senden istediğim nasıl bir PCT uyguladın, neler kullandın? Kürden ne zaman sonra başladın? HCG kullandın mı? Testislerin durumu nedir? Bunların bilgisini verirsen bir şeyler söyleyebilirim.

Testosteron yükselmiyor ki dediğin değer doğal bir aralık, ayrıca LH da düşmüyor diyorsun zaten buradan anlaşılıyor ki kullandığın testosteron çalışmıyor, sahte. Bu net. Peki neden olabilir bu fiziki etkiler? 1. Plasebo etkisi yaşıyor olabilirsin. 2. İlaç veya ilaçların içeriklerinde kortizol mevcut olabilir. 3. Sadece testosterondan bahsetmişsin kullandığın herhangi başka anabolik bir ilaç mevcut mu bilemiyorum ama eğer varsa deca, boldenon, tren, dianabol vs gibi bunun veya bunların etkisinide görüyor olabilirsin fakat; aynı tedarikçi ve aynı marka ürünler ise testosteronu boş olan bir markanın diğer nispeten daha pahalı hammaddeye sahip olan ürünlerinin orijinal olduğunu sanmıyorum.

Tarihi geçmiş cabaseri kullanmayınız. Cabaseri bulmak kolay olmuyor evet ama muadili "dostinex" kullanılabilir aynı etken madde ve eczanelerde bulunabilir. Tek sıkıntı cabasere göre tablet sayısı az, tablet başına mg az ve fiyatı da cabasere göre yüksek. 0,5 mg olarak 8 tablet şeklinde yanlış hatırlamıyorsam 65 tl civarı olması lazım 2019 kasım ayı fiyatı. Tercih edilebilir.

Evet sorunu iki günde bir 1000 iu kullan diye cevaplamıştım toplam da 5000 iu ama sen tek sefer de 3000 iu vurdun herhalde leydigler için çok tehlikeli bir dozaj değil; fakat dozun kişiye yetmemesi dışında önerilmeyen bir dozajlama. 1000 iu ve 2000 iu üzeri alım yapılmasını şu anki seviyenizde gerekli görmüyorum. Burada demek istediğim şu; her kür de nasıl ki vücut aynı ilacı ve dozu tanıyorsa, ona göre tepki azalıyorsa, kürler devam ettikçe testislerin HCG'e verdiği tepkide azalmakta. Ama bu demek değil ki tek sefer de 5000 iu vur. 1000 veya 2000 kullanırsın ama daha uzun kullanırsın ne zaman ki testislerin boyutu ve sertliği yerine geldiğinde kesersin. 3000 iu kullanmışsın artık tavsiyem 5 gün sonra 1000 iu ve devamında 2 gün sonra da 1000 iu daha kullanmanı veya 5 gün sonra 2000 iu kullanıp kesmen yönünde olacaktır.

Şimdi testis sarkıklığı meselesinin steroidlerle pek bir alakası yok. İnsan vücudu yaratılış itibariyle çok akıllı dizayn edilmiştir. Spermlerin işlevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmeleri için vücut sıcaklığından 2 derece civarı daha düşük sıcaklıkta olmaları gerekir. Testislerin vücut dışında olmasının sebebi de tam olarak budur. Vücudunuz veya o bölgeniz normalden daha fazla sıcak olduğunda testisler kendini salar ve vücuttan daha fazla uzaklaşır. Soğuk olduğunda ise sıcak olan vücudunuza doğru yukarı çekilir, toplanır, bu gayette normaldir. Fakat diri ve tok durumu hakkında şöyle söyleyeyim; steroidler üretiminizi etkileyip testisleri pasif duruma getirir. Bu nedenle de daha cansız olmaları normal. Kür içerisinde veya kür sonu yaşanan atrofide bu nedenlerle olmakta zaten. Eğer ki testislerde hacim olarak küçülme ve sertliğinde aşırı bir yumuşama varsa yani elinizle kontrol ettiğinizde eski sertlikleri yoksa kesinlikle PCT başlamadan yani klomen, nolvadex vb. Önce HCG kullanarak bu sorunlar giderilmelidir, sonrasında tedaviye başlanmalıdır. HCG bir PCT protokolü değildir, gerektiğinde PCT geçiş sürecidir sadece.

Sahte değil orijinal steroid bile vurduktan sonra testis ağrısı yapmaz. Zaman içerisinde kürün ortalarında olabilir veya normal günlük hayatta da kullanmayan bir bireyde de dönem dönem olabilen bir durum. Uygun fiyata aldım demişsin, bu indirime girmiş t shirt gibi alınmaması gereken, sağlığı her anlamda riske atabileceğin bir olay. Bu kafa yapısından kesinlikle çıkmanı ve sağlığını düşünüp kaliteli ürünlerle yola devam etmeni öneririm. 300-500 tl ile kür yapılmaz. 40-50 tl uygun diye piyasadaki ürünlerin neredeyse %90'ının sahte olduğu bir ortamda sağlık riske atılmamalı. Zengin sporu maalesef ki öyle. Ayrıca kalitesiz ve merdiven altı ürünler içerikleri dolu olsa da beraberinde kullanılan ağır metaller vücudunuzun her noktasına tedavisi zor, kalıcı yan etkilere sebebiyet verebilir. İlacın orijinal oluşunu ağrıyla vs öğrenemessin. Testosteronu öğrenmek kolay. Total testosteron testi yeterli bunun için; fakat diğer anabolizanları test etmek neredeyse mümkün olmuyor bu yüzden referanslı kişilerden temin etmek veya hiç yoksa eczaneden şaşmamak gerek. Bu işi şerefiyle yapan, kefil olduğum @Loving den temin edebilirsin dilediğin ürünleri gönül rahatlığı ile.

Total testosteron, E2, Prolaktin, Progesteron, SHBG değerlerine baktır ve burada paylaş varsa buralarda problem vardır. Böbrek, idrar fonksiyonlarında ve proteininde sorun gözükmüyorsa bahsedildiği gibi dehidrasyon yaşıyor olabilirsin. Günlük 4-5 lt su tüketmen sorununu çözecektir. Ayrıca yaşadığın cinsel isteksizlik kullandığın "Bupropion" içerikli wellbutrin ilacından kaynaklanabiliyor olabilir. Her ne kadar prospektüsünde bulunmasada bu tarz antidepresan sınıfı ilaçlarda bu tarz problemler yaşanabiliyor; fakat 500 mg testosteron dozajında yinede çok fazla etkilememesi lazım, ağır bir antidepresan kullanmıyorsun. Söylediğim tetkikleri yaptır bir bakalım.

Biraz geç olacak ama eğer başlamadıysan birkaç tavsiyede bulunacağım. Testis atrofisi mevcut ise ki 10 haftada 4 haftalık deca ile çok büyük bir probleminin olduğunu bu dozlarda sanmıyorum ama varsa böyle bir durum kontrol et. Eğer mevcut ise PCT yani asıl tedaviye başlamadan önce testislere start vermek amaçlı iki günde bir 1000 iu toplamda 5000 iu olacak şekilde uygula. HCG bittiğinde 2 gün bekle ve 50 mg Klomen, 40 mg Tamoksifen başla. Şöyle yazayım; 1-2 hafta 50 mg klomen 1-2 hafta 40 mg tamoksifen/nolvadex 3-4 hafta 50 mg klomen 3-4 hafta 20 mg tamoksifen/nolvadex 5-6 hafta 25 mg klomen 5-6 hafta 10 mg nolvadex Şeklinde PCT uygula. Ayrıca nolvadex ile beraber aromatazı inhibe etmek için arimidex kullanılması durumunda iki ilaçtan da verim alınamaması söz konusu. Birbirleriyle uyumsuz ilaçlar bunlar. Bu nedenle E2 artışın sebebiyle, HCG protokolü uygularken hem mevcut yüksekliği hem de HCG sebebiyle oluşabilecek aromatazı engellemek adına arimidex kullanabilirsin. Sonrasında HCG bitip, PCT başladığında nolvadex kullanacağımız için arimidexi keselim ve klomen-nolvadex protokolüne geçelim. Klomen de aromatizasyon yapabilmekte 50 mg 25 mg dozlar düşük olduğu için sanmıyorum ama bazı bünyelerde oluşabiliyor bunun önüne geçmek adına da Aromasin eklenebilir. Aromasin, nolvadex ile beraber kullanılabilen bir aromataz inhibitörüdür. Harici ek olarak PCT sürecine destek ve devamı için opsiyonel olarak benim steroid kullandığım dönemde PCT uygularken sevdiğim ve verim aldığım destekleri kullanabilirsin. Keçiboynuzu özü sabah akşam bir çorba kaşığı, günlük 2 tablet voonka vonvia, günlük 400 iu e vitamini, günlük 6000 iu D3, yatmadan önce 50 mg çinko ve solgarın magnezyum-kalsiyum-boron ürününü günlük 2-3 tablet. Kolesterol için ise arkadaşlar belirtmişler niasin formunda B3 vitamini, omega-3 gibi destekler kullanılabilir ki zamanla zaten düzelecektir bu kolesterol değerleri korkulacak değerler değil.

Proviron, bir DHT türevidir. Kür içerisinde kullanılırsa, DHT sistemini baskılayan deca gibi ilaçların yan etkilerini hafifletir. Testosteronun daha iyi çalışmasını sağlıyor muhabbeti tamamen ezbere konuşulan bir mittir. Sadece daha fazla androjen demektir. Kür içerisinde başka bir amaçla kullanılmasını önermiyorum, size daha fazla akneden başka bir katkı vermeyecektir. Kür harici yani off dönemde yada tedavi protokolü uyguladığınız dönemlerde kullanımı da kimilerinin uzun süre yaşadığı libido-ereksiyon sorunlarını yani recovery süreçlerini hızlandırmak amaçlı 25 mg gibi bir dozda kullanımı gayet mantıklıdır. Sanıldığının aksine 25 mg gibi bir doz sizin doğal üretiminizi baltalamayacaktır. Üzeri kullanımlarda evet olabilir, sonuçta bir sentetik kullanıyorsunuz. Ayrıca provironun asıl üretim amacı sperm sayısı eksikliğinde sperm üretimini arttırmak, yaş ile birlikte, psikolojik nedenler ile bile dönem dönem yaşanan libido-ereksiyon problemlerini çözmek adına kullanılmaktadır ve bunlar PCT dönemi ihtiyaç olan şeyler. Doğal sistemi bozan bir ilaç olsaydı bu amaçlar ile kullanılmazdı maalesef.

Ben ücretsiz devlet hastanesinde yaptırıyordum, bir deneyin.

Şimdi sorun deca mıydı yoksa genetik olarak yatkınlığın mı var bunu öğrenmek lazım. Deca, akne yapabilecek en son roidlerden biridir. Çünkü deca anabolik bir ilaçken androjenik etkinliği oldukça düşük olan bir ilaç. İçine hava civa katmışlarsa orasını bilemem, ürünün içeriğinde ağır metaller varsa yani kalitesizse onlarda bu tip problemlere sebebiyet verebiliyor. Testosteron yani androjenik gücü yüksek steroidler (trenbolone da örnek olabilir) eğer genetik olarak cildiniz yatkınsa, ciltteki DHT reseptörleri sayıca yüksekse bu sorunu yüksek testosteronun veya androjenin DHT dönüşümü sebebiyle yapar. Bunu dene ve öğren. Sadece testosteron bile bu sorunu yapıyorsa genetik olarak yatkınsın demektir. Eğer öyle olursa da ya androjenin dozunu düşürerek bir çözüm üretmeye çalışacaksın yada kür içerisinde DHT inhibisyonu yapacaksın. DHT'un kas gelişimine dramatik bir etkisinin bulunmadığı yapılan araştırmalarca gözlemlenmiştir. Kas gelişimi için önemli olan total testosteron yanında serbest testosterondur. Bu ne demek oluyor; kür içerisinde DHT dönüşümünü bir nebze inhibe etmek gelişimi baltalamaz. Tabii bu söylediğim en son bakıp düşüneceğin yöntem olsun. Mesela sorunun DHT kaynaklı ise bu inhibisyonu yapacaksan bitkisel desteklerle başlamalısın olmuyorsa ilaca geçmelisin.