phDinSportSciences

Decanın metabolitleri 18 ay vücutta kalır denirken decanın metabolizmada bıraktığı iz materyallerden bahsedilir bu kesinlikle dhn değildir. Bu decanın metabolik süreçlere maruz kalarak ortaya çıkardığı herhangi yararlı veya yararsız madde olabilir. Direkt wikipedia dan kopyala yapıtır yazıyorum. Dhn de neredeyse dhn ile benzer yapı özelliklerinde olduğu için 18 ay değil sınırlı saatler boyunca reseptöre bağlı kalır. İstediğiniz herhangi bir kaynaktan check edebilirsiniz. The elimination half-life of DHT in the body (53 minutes) is longer than that of testosterone (34 minutes), and this may account for some of the difference in their potency. A study of transdermal DHT and testosterone treatment reported terminal half-lives of 2.83 hours and 1.29 hours, respectively.

Yesen de yemesen de clen yapıyor bazı bünyelerde.

Decanın metabolitleri denirken decanın metabolizmada bıraktığı iz materyallerden bahsedilir bu kesinlikle dhn değildir. Bu decanın metabolik süreçlere maruz kalarak ortaya çıkardığı herhangi yararlı veya yararsız madde olabilir. Direkt wikipedia dan kopyala yapıtır yazıyorum. Dhn de neredeyse dhn ile benzer yapı özelliklerinde olduğu için 18 ay değil sınırlı saatler boyunca reseptöre bağlı kalır. İstediğiniz herhangi bir kaynaktan check edebilirsiniz. The elimination half-life of DHT in the body (53 minutes) is longer than that of testosterone (34 minutes), and this may account for some of the difference in their potency. A study of transdermal DHT and testosterone treatment reported terminal half-lives of 2.83 hours and 1.29 hours, respectively.

Lenf drenaj bölgelerine masaj, özellikle şakaklardaki boşluklara.. Bu bölgelere parmaklarla kısa süreli aralıklarla yapılan derin baskılar baş ağrısını bir miktar engelliyor.

Felsefik mi olmuş biraz

Kimse yüzde veremez, kür öncesi ve kür sonu değişimlerini vücut kompozisyon analiz cihazlarından biriyle ölçtürürsen anlayabilirsin. Genelde çoğu fitness ta olan bio elektric impedans cihazların hata yanılma payı yüksektir, çok fazla parametre cihazın ölçtüğü değerleri etkiler, en güvenilir ve 0'a en yakın ölçüm hata payına sahip cihaz DEXA dır genelde kemik yoğunluğu ölçmek için kullanılır, kapsamlı hastanelerde bulunur genelde kemik yoğunluğu ölçer ama cihaz vücudundaki her bir mineralin miktarını bile ölçebilecek duyarlılıkta, çok detaylıdır, tanıdığın varsa veya doktoruna istetebilirsen, ölçümü yapar değişimini bizimle de paylaşırsın.

Merhabalar, Birincisi bu yaşadığın sorun psikolojik değil, doktorların psikolojik demelerinin sebebi altında yatan bir sebep bulamamaları veya yeteri kadar detaylı incelememiş olmaları, bu noktada yaklaşımları kesinlikle yanlış şimdi senin bir yerin ağrıyor diyelim ağrının bir sebebi var ama inceleme yapıp bulamadık o ağrıya psikolojik teşhis mi koymalıyız? Bu konular üzerinde çalışan bir spor hekimi bulmadığınız sürece diğer doktorlar sorununuza çözüm bulamaz, konudan habersizler, çoğunu 4-5 sene standart tıp eğitimi alıp terim ezberleyip otomatik olarak ilaç kitleyen vatandaşlar olarak görüyorum. Çoğunun sosyal yetenekleri yok. ''herşeyi biliyorum'' cahilliğiyle bizim gibi arkadaşlara bırak yardımcı olmayı dinleyip dinledikleri hasta hikayesini bile yorumlayabileceklerini düşünmüyorum ki sen hikayeni anlatmaya başladığında çoğu dinlemiyor bile. Yaptıkları şey özet olarak şu, bir vaka havuzu var yani gelmiş geçmiş doktorların tüm tecrübeleri, bu tecrübeye göre biz bu durumda şunu yaparız diyorlar, farklı bir sorununuzun olabileceği çoğu zaman göz önünde bulundurulmuyor bile. İş yoğunluklarını da göz önünde bulundurunca herzaman bir vaka üzerinde detaylı düşünmeye vakit kalmıyor tabi. Bunun yanısıra şu keko dayıları ne olur dinlemeyin, adam tecrübe diye etrafa yanlış bilgi saçıyor, kas yığınını görüp bu adam biliyor diyen müridleri de türemiş. Hormon sisteminden falan bahsediyor tam bir fiyasko biliyormuş gibi sallaya sallaya mantığa oturtmaya çalışıyor eminim benimle birlikte bu konulara azıcık vakıf kişiler zaten adamla dalga geçiyorlardır, mantıklı sallayarak çıkarımda bulunuyor. Gerekirse cümle cümle de örneklerim. Yaşadığın soruna gelecek olursak arka arkaya kürler yapan biriyim, decadan çıkıp trenbolone, trenbolone dan çıkıp tekrar decaya giriyorum bırak ereksiyon sorununu ne kürde ne de aralarda ereksiyonumda küçücük bir azalma bile olamaz buna izin vermem. Tamamen kontrolün elimde olması ve senelerin tecrübesiyle alakalı. Seneler önce haftada 2-3 tadalafil ile idare ettiğim dönemler de olmuştu, yani hiç sorun yaşamadım değil. Bir çok konuda söylediğim tek şey var hep tekrarlıyorum, hormonları baskıladık tekrar aktive ettik falan bu esnada konu sadece hormonlar değil, hormonların ilerlediği hormon kanalları, yapılardaki kan damarları, kan içeriğindeki değişimler, kan akışındaki değişimler, reseptörlerin duyarlılıklarının değişmesi gibi durumlar tümüyle etkili şeyler. En basitinden örnek vereyim küçücük bir varikösel yani testis içerisindeki damar genişlemesi %10-15 ereksiyon kaybına sebep olabiliyor, daha ilerleyen aşamalarda bu oran çok çok artabiliyor. Kan konponentleri çoğaldığında kanın içerisindeki katı cisimler arttığında ereksiyona etki edebiliyor. Ayrıca ereksiyon sadece kanın penise dolması değildir, cinsel organlarda da reseptörler var ve uyarılmaları gerek. Bilindiği üzere sertleşme iki şekilde oluyor, beyinsel ve penisteki aferrent serbest sinir uçlarının uyarılmasına bağlı olarak, eğer bu iki şekilde uyarılma oluyor ve tam sertleşme olmuyorsa bu psikolojik değil net. Bekleyin demelerin sebebi, tıpta fizyolojik sürece bırakmak anlamındadır, düzelir mi? eğer yapılarda hiçbir sorun yoksa düzelir, doktor bu kısmı ekledimi anlatırken bilmiyorum, evrim konusunda haklı, mikro evrim daha hızlı ilerler bunda da hem fikiriz yapıda oluşan sorun varsa beklemek uzun sürebilir. Mesela kontrolsüz kan basınçlarının olduğu kürlerde yapı hasarı kaçınılmaz, kanın gittiği heryerde, en basitinden en çok üzerinde durduğumuz böbreklerde. Kan basıncı o kadar artıyorki bazı kullanımlarda adamın burnu kanıyor, gözleri kanlı geziyor, teni kıpkırmızı, duba gibi şişmiş. Ve en ironik olan da bu adamlar 3-5 ay öyle gezdikten sonra su atınca hooop hiçbir şey olmamış gibi eski fit sağlıklı hallerine dönmeyi bekliyorlar. Söylendik ettik önerim belki şu olabilir, aktif cinsel hayatın varsa 5mg tadalafil kullanabilirsin 2-3 günde bir, ilacın etkisi geçtikten bir süre sonra dahi penise akış olduğunu hissediyorsun, ne kadar kısa süreli bir tedavi gibi görünse de kontrollü kullanımı faydalı olabilir, hatta doktoruna bu konuda danışabilirsin. Genelde uzun süreli uygulamalarda 2,5-5mg küçük dozlar kullanılabiliyor, 10-20mg lik kullanımları da mevcut, araştırmanı ona göre yapabilirsin. Geçmiş olsun tekrar.

Evet ultrason sonucunda herhangi bir sorun görünmüyor, bence yine de ara ara değerlerine baktırmakta fayda var.

Eczane ürünü mü?

Şimdilik kapanmadı ama artık hafta içi de yasak var, saat 21:00 da başlıyor, muhtemelen salonların haftaiçi kapanma saatleri de 21:00 dan önceye çekilir.

Merhaba arkadaşlar, Deca'nın 200mg lik tek bir enjeksiyonunun 30 saat sonrasında normal referans değerlerdeki FSH ve LH hormonlarını nasıl düşürdüğünü tahlil sonuçlarımda görebilirsiniz. Testi bugün yaptırdım, fikir oluşturması açısından paylaşıyorum. Normal FSH değerim; 6-7 aralığında, normal LH yine 5-6 aralığında Prolaktin ise 1-2 aralığındaydı. Enjeksiyondan yaklaşık 30 saat sonraya denk getirdim. Decanın vücuda girdikten sonra max plazma seviyesine ulaşması 30. saatlerden sonra başlar. Kaynak; https://academic.oup.com/jcem/article/90/5/2624/2836761

Merhaba dostum, uzun okumayı sevdiğini farzederek yazıyorum sevmiyor isen direk en son cümleye atlayabilirsin, pratik bilgi derken bahsettiğin şey; ''tecrübe'' ise söylediğine katılmıyorum. Tecrübenin günümüzdeki genel karşılığı: ''çoğu kez yanlış yaptığını bile anlayamadan bir ömrü yanlışlıklarla harcamak'' oluyor. Bu konuyu büyütmemin sebebi şu; yakınımdakilere her zaman şunu söylerim: ''biri sizden daha fazla yaşadığı için ona saygı duymayın'' tecrübe kesin ve nihai bilgi demek değildir. Tecrübe bilimsel bilgiyle ve teorik bilgiyle doğru orantıdaysa o bilgiyi bir göz önünde bulundurun. Ve bu tavrım yüzünden heryerde steroid satıcılarının ekmeğine ket vuran biri olarak görülüyorum ve sevilmiyorum. Daha geçenlerde yaşadım, T....r diye youtube ünlüsü bir dayı var, videosunun altına yorum gönderdim doğrudan: ''sallama'' diyerek yazıma başladım, çünkü sallıyor, yok mideye kuru yulafı attığımızda deri altı suyu çekilirmiş, yok fıstık yersek deri altı suyu çekilirmiş ama nasıl sallıyor. Kişinin bu yaptığı tecrübe doğrultusunda mantıklı sallamak yani kısmen doğru kısmen yanlış, şimdi sen bunu pratik bilgi diye alıp başüstünde tutarsan yaptığın şeyin doğruluğu tartışılır, bu adamlara ''sallama dayı'' demezsen anlatmaya devam edecekler. Ha gerçekten bu konuyu bilmiyorsan susacaksın veya gidip öğreneceksin biliyorsan da: ''karbonhidratlar hem sindirim aşamasında hem de depolanma aşamasında suya ihtiyaç duyarlar'' diye pazarcı ağzından uzak daha bilimsel bir dille anlatacaksın biri sana sallıyorsun derse de pat diye önüne bilimsel yazıyı koyarsın. Adam bir de bilimsel araştırma okuyanlara sallıyordu, en son doğruyu biz biliriz diye, bu trenbolone agresifliğinden başka bir şey değil. Haa en çok sporcuyla içiçe olan en çok tecrübesi olan, en çok görmüş geçirmiş dersen yine en çok benim sözümün dinlenmesi lazım çünkü hiçbir şey ifade etmeyen ülke çapında anabolizanı vuran katıldığı bir yarışmaya underground salonlarda eleman hazırlamadım, bir çok branşta elit denilebilecek seviyede sporcu hazırladım. Bizim halkımız ona uzun cümleler kuranları sevmez, bizim elemanlar şunu sever, bir cümleyle anlatacaksın, şöyle vur, şu kadar lokma ye.. bu yüzden en basit şeyi bile konu açıp sorarlar.. Bu adam bilmiyor sallıyor dediğinde, bu tecrübe yanlış dediğinde anında müridleri sana karşı hücuma geçer... Deca konusuna gelecek olursak, burada metabolit dediğimiz decanın vücuttaki etkileşimiyle birlikte ortaya çıkan herhangi bir şey olabilir, bu metabolit metabolizma için hiçbir anlamı olmayan eser miktarda bir yan ürün olabileceği gibi, birikme yapan bir yan ürün de olabilir bu konuyla ilgili araştırmadım ama trenbolone'un beyin çeperini rahatlıkla geçip beyin yapılarında birikme yaptığını okumuştum, bu biriken metabolitler vücudun çalışan hormonları için bir şey ifade etmez ama birikim sonucu uzun vadede karşımıza ne gibi sorunlar çıkabilir bunu ben de bilmiyorum. Deca nın metabolitleri decanın izinin saptanmasını sağlayan bazı yan ürünler 48 aydan daha uzun süreye kadar vücutta saptanabiliyor, belki biopsi ile saptanmaya çalışılırsa daha uzun sürelere kadar saptanabilir. Bu decanın testosteronu 48 ay sonra dahi baskıladığı anlamına gelmez, baskılama süreci genelde ilacın ve etken maddenin organizma üzerindeki fiziksel etkisi ortadan kalktıktan sonra sonra erer, yani bir kaç hafta içerisinde. Ama washout yani ilacın tüm metabolitlerinin temizlenmesi dediğim gibi uzun sürer. Esasında bu tüm ilaçlarda böyledir, en uzun etkili ilaç bile plazmada pik seviyeyi gördükten sonra yavaş yavaş idrarla feçesle atılır ve etkisi sona erer. Deca'nın yarılanma ömrü bitip sonra da kan ve reseptörlerdeki ömrü bitip fiziksel etkisi tamamen ortadan kalktıktan sonra LH,FSH gibi hormonlar üzerindeki baskısı ortadan kalkar.

Merhaba bunu denemedim ama tam soruna cevap niteliğinde bir çalışma buldum, doza göre ve uygulanma süresine göre LH ve FSH ye olan baskı kademeli olarak artıyormuş, kaçıncı gün baskı %kaç artmış yazıyor. Adamlar özellikle farklı dozlarda testosteron uygulamalarının (125,250,500mg gibi) LH, FSH ve diğer bazı değerler üzerindeki etkisini araştırmış, ingilizcen var ise okumanı tavsiye ederim yok ise müsait bir zamanda üstünkörü incelemekten ziyade tam metini bulup veri tablolarını falan inceleyip çevirip seninle paylaşırım. https://www.dovepress.com/effects-of-different-doses-of-testosterone-on-gonadotropins-25-hydroxy-peer-reviewed-fulltext-article-SAR#F2

Dostum, ''basınçla alakalı'' yazıp geçebilirdim konuya.. Sinir sisteminden bahsediyor olmamın sebebi; bu konunun temelini merak eden insanların da göreceğini düşünüyor olmam, okuma alışkanlığı olmayan kişiler için yazmadığımı söyleyebilirim. Sonuçta hiç bir konu silinmiyor ve google aramalarında çıkıyor. Ayrıca en detaysız şekilde yazdım.

Kulak tıkanıklığı mı açıyoruz hocam esasında ilk cevabımda bahsettiğim gibi aort basıncıyla ve genel basınçla alakalı bir durum https://jag.journalagent.com/tkd/pdfs/TKDA_21_4_251_257.pdf sayfa 2 sağ sütun.

Çelik gibi irade en iyi iştah kesici kardeşim

Birincisi ana arterlerde yani önemli yerlerdeki kan damarlarının yüzeylerinde basınç algılayan baro reseptörler var, bu reseptörler siniryolları vasıtasıyla bu maruz kalınan basınç bilgilerini merkezi sinir sistemine iletir, hayati derecede tehlike arzeden durumlarda otonom sinir sistemi reflex olarlak karartma uygulatır. Tabii tek sebebi bu değil, basınç veya herhangi bir sebep nedeniyle kalbin bir süreliğine yetersiz kaldığı veya ani kan basıncı değişimlerinin olduğu durumlarda da yaşanabilir. (özellikle yoğun bir şekilde alt ekstrimiteye yoğun akış sağlandığı durumlarda yaşandığı gözlemleniyor) Egzersiz fizyolojisİ ile ilgili bir kaynakta yoğun bir bacak antrenmanı esnasında beyne giden kan akışında %18 e kadar azalma olabileceği bilgisine rastlamıştım (yüzdeyi tam net hatırlamıyorum 13 de olabilir) ani bir değişimle bunun daha fazla olması ''göz kararmasına ve bayılmaya'' sebep olması mümkün.

Eğer çöpe atılacaksa rootcell lere talibim

Bir noktada bu seviyene bağlı, bu söylediğin tarzda içiçe geçmiş antrenmanları uygulayan profesyonel atletler var. Farklı özelliklerimizi çalıştırmak için farklı antrenman yaklaşımları uygularız, hipertrofi için ayrı, dayanıklılık için ayrı, kuvvet kazanımı için ayrı vs vs. Geliştirilmek istenen motorik özelliklerimiz yalnızca bu üçüyle mi sınırlı tabii ki hayır. Esas olan birden fazla motorik özelliği veya geliştirmek istediğimiz özelliği seviyemiz el verirse mixleyip çalışabileceğimiz yönünde.. Yani şunu diyorum, aynı gün veya ardışık günler zaten çalışılmış bir bölgeye yüklenilebilir ama bu yüklenmenin şiddeti vücudun kaldırabileceği şekilde olmalı, mesela max seviyede yapılan bir sırt idmananından sonra zaten halihazırda çalıştırmış olduğun kas gruplarına tekrar yüklenme yapılacaksa bu yüklenme max. seviyede olmamalı. Yalnızca kas değil eklemler, en azından omurga sağlığı düşünülmeli. Ayrıca genelde atlanan bir noktada daha var, antrenmanda bir bölgeyi çalıştırdığımızda hele ki max yoğunlukta veya şiddette çalışıyorsak ''Neural fatigue'' veya ''Central Nervous System Fatigue'' konuları işin içerisine girer, sinir yorgunluğu, merkezi sinir sistemi yorgunluğu.. İşte tam da buyüzden bir bölgeyi max şiddette çalıştıysak, hemen ertesi gün o bölgeye max şiddet uygulamazsak daha güvenli ve performansa yönelik davranmış oluruz. Yapılmaz demiyorum fakat daha güvenli hale getirmek için sırt dinlendikten sonra yapılabilir, profesyonelsen, aktif pasif dinlenmelerini yapıyorsan, noktasına virgülüne kadar harfiyen uyuyorsan zaten bu söylediklerim senin için geçerli değil.. Sen max. yüklenme yaptın diye söylüyorum bir çok Antrenman bilimi kitabında antrenman bilimciler max. ve supramax çalışmaların haftalık veya aylık periyotta ne kadar olması gerektiğine değinmişler. Yani max yüklenmeler aylık periyotta bir kuvvette devamlılık antrenmanına göre en az yüzdeye sahip çok daha seyrek yapılan antrenman şekilleri olmalı, (branşa göre de değişiklik gösterir). Bu performansın korunması (sakatlanmamaların veya diğer performans düşürücü etkenlerin yaşanmaması) için önemli. Daha fazla sorun olursa yanıtlarım...

Bende dinlenik 80-85 aralığında genelde..

Farmakoloji labaratuvarı olması lazım, google da küçük bir araştırma yaparak firmalara ilaç analizi yapıp yapmadıklarını sorabilirsiniz.

Kardeşim su hafif ılık olsa yeter kaynatma bence ilaçları kaldıki suya gerek bile yok elde ovalayıp hafif ısıtsan akışkanlık artacaktır

Eğer 50.000iu olan sizin aldığınız ürün bu ise, 4.sayfadaki tabloda kaç damlanın kaç iu ye tekabül ettiği yazıyor; https://www.vefailac.com.tr/kubkt/333/KT.pdf Eczaneden aldığınız ürünün adını google a yazıp kaç damlasının kaç iu ya eşdeğer olduğunu bulamamanız münkün değil, hatta prospektüste de yazıyordur.

Merhaba kardeşim, D vitamini yapısı itibariyle haftalarca depolanabilen bir vitamin dolayısıyla depolanabilen bir vitamini ikidebir almasan da olur (elzem değil). Alınan büyük dozlar depolarını doldurur, daha fazla D vitamini tüketmek yerine depolarındaki vitaminlerin kullanılabilmesi için derinin güneş görmesi gerekir. Doktorlar D vitamini eksikliğinin hat safhada olduğunu farkettikleri hastalarına duruma göre ilk günler 10-15-20 damla önererir depolarını doldurmalarını sağlarlar, depolar dolduktan sonra küçük dozlarda devam etmelerini isterler. İşte bu yüzden aylık muayene denen şey vardır, D vitamini düzeyiniz tespit edilir ve ona göre ne kadar ihtiyacınız olduğuna karar verilir. Badiciler ve sedanter kişiler günlük hayat koşuşturmacasında ikidebir bir şeyleri ölçtüremedikleri için tahmini önlemler alırlar. Senin için siteleri taradım Amerikan FDA sına baktım genelde yetişkinler için önerilen günlük doz kaynaktan kaynağa değişmekle birlikte 400-800iu.. Bazı kaynaklarda 1000iu... Bu rakam depolarının neredeyse dolu olduğu durumda geçerli rakam. Bir eksiklik durumu söz konusuysa 50.000iu nun tek seferde kullanılması abes kaçmamalı. Eksiklik durumlarında günlük 50k-100k ile uygulanan tedaviler var. Umarım bir miktar faydalı olabilmişimdir. Bu noktada, bir insan vücudunun total D vitamini depo kapasitesinin ne kadar olduğunu, D vitaminin bir insan için max. güvenli dozunun ne kadar olduğunu da siz araştırıp konuya ekleyebilirsiniz